Tüp Bebekte Başarısızlığın Nedenleri ve Çözümleri

Tüp Bebekte Başarısızlığın Nedenleri ve Çözümleri

Tüp Bebekte Başarısızlığın Nedenleri ve Çözümleri

Bizi Takip Et


Tüp bebek ya da normal yolla gebe kalmada kadının yaşının önemi nedir? Aşırı kilo probleminin kadınların üreme sağlığına nasıl bir etkisi vardır? Cinsel yolla bulaşan hastalıklar çocuk sahibi olamama riskini yükseltir mi? Tüp bebekte ilk denemede başarıyla sonuçlanma oranı nedir? Daha sonraki denemelerde başarı oranı ne ölçüde azalır ya da çoğalır? Tüp bebekte başarısızlığa başka hangi faktörler yol açabilir? Tüp bebekte altta yatan probleme göre başarıyı arttıran yöntemler nelerdir? Tüp bebekteki başarı çiftlerin mutluluğuna nasıl yansır? Embriyo, yumurta ve sperm dondurulmasında saklama süresi ne kadardır? Erkekten kaynaklanan kısırlık vakalarında ne gibi yöntemler uygulanmaktadır?

Kolan İnternational Şişli Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı ve aynı zamanda Tüp Bebek Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Kadir Savan tüp bebek tedavisinde başarısızlığa neden olan faktörleri ve başarıyı arttıran yöntemleri Sağlığım İçin Herşey’de anlattı.

‘‘YAŞ İLERLEDİKÇE ÜREME FONKSİYONLARI AZALIR’’

. Tüp bebek ya da normal yolla gebe kalmada kadının yaşının önemi nedir?
“Üremenin en etkili olduğu dönem 18-25 yaşları arasıdır. Bu dönemde evli çiftlerin yaklaşık yüzde 80 oranda kendi kendine hamile kalma ihtimalleri vardır. 25-32 yaşlarında bu oran yüzde 60’lara; 32-38 yaşları arasında da yüzde 35-40’lara düşer. Yaş ilerledikçe üreme fonksiyonları azalır. Çünkü vücudumuzun organları yaşlandığı gibi yumurtalıklardaki yumurta hücreleri de yaşlanır. Yaşlandıkça hem sayı hem de yumurtanın kalitesi azalır. Hamile kalma şansı doğal yollardan azalır. Sayı azalması ve genetik kalitenin bozulmuş olmasından dolayı tüp bebekte bile yaşın ilerlemesi olumsuz bir faktördür. Erkekler yaş konusunda biraz daha şanslıdır; 60-70 yaşına kadar yumurtaları az sayıda olsa bile bu gebelik oluşturmak için yeterli bir oran oluşturur.’’

AŞIRI KİLO TEDAVİYİ OLUMSUZ ETKİLİYOR

. Aşırı kilo probleminin kadınların üreme sağlığına nasıl bir etkisi vardır?
“Gelişmiş toplumların en büyük sorunu aşırı kilo ve insülin direnci (şeker metabolizmasının bozulması ama tam şeker hastalığına dönüşmemesi)dir. Eğer obezite varsa insülin direnci oluşur. Şekerli maddelerden glikoz alındığında insülin salgılanır. O insülin şekeri parçalar yani vücutta harcar; şekerin vücut üzerindeki olumsuz etkilerini ortadan kaldırır. Eğer insülin direnci varsa etki edemez ve bir taraftan da kilo sorunu ortaya çıkar. İnsülin uzun sürede yumurtalıkların fonksiyonlarını, yumurtaların kalitesini, rahimiçi dokuyu bozar ve ister istemez hamile kalmayı etkiler. Hamile kalınsa bile düşük oranını yüzde 30-40 arttırır. Ayrıca gebelikte bazı sorunlar çıkarabilir. Özellikle gebeliğin 5. -6. ayından itibaren vücutta şişlikler olur, hipertansiyon gibi birçok komplikasyon ortaya çıkar (halk arasında gebelik zehirlenmesi).’’

. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar çocuk sahibi olamama riskini yükseltir mi?
“Gerek normal enfeksiyonlar olsun gerek cinsel yolla bulaşanlar olsun hemen hemen hepsi hamile kalmayı etkiler. Çünkü vajenin florasını, pH değerlerini; rahim içerisindeki zarı (endometrium) bozar. Ayrıca tüplerde iltihap olduğu için yapışıklıklara yol açabilir ve gebelik oluşsa enfeksiyon tüplerden rahim içerisine akar. Düşüklere yol açabilir. Cinsel yolla bulaşanlardan bazıları çok ciddi enfeksiyonlardır. AIDS, HPV, frengi, bel soğukluğu çok ciddi şekilde rahmi ve yumurtalıkları bozar; tüplerin kapanmasına yol açar. Ayrıca yumurtalıklarda sağlıklı yumurta gelişmesini engeller.’’

‘‘TEDAVİYE ERKEN BAŞLAMAK BAŞARI ORANINI ARTTIRIR’’

. Tüp bebekte ilk denemede başarıyla sonuçlanma oranı nedir? Daha sonraki denemelerde başarı oranı ne ölçüde azalır ya da çoğalır?
“Üreme çağının başlarında özellikle 34 yaşından önceki dönemde gebelik oranları çok yüksektir. Yaşın ilerlemesi üreme fonksiyonlarını yani hamile kalmayı azaltır. O nedenle ne kadar erken dönemde çiftler tedaviye başlamışlarsa gebelik oranı yüksek elde edilir. Mesela 25-30 yaşındaki bir kadına tüp bebek tedavisi yapıldığında gebelik oranı yüzde 75’lere kadar çıkmaktadır. Yeni teknolojiyle çok iyi yumurta tedavisi yapılmakta; kaliteli yumurtalar elde edilmektedir. O kaliteli yumurtalarda, eğer laboratuvar da çok iyiyse, çok kaliteli embriyolar gelişir. Ama yaş ilerlediğinde yumurtanın kalitesi de bozulmaya başlar. Ya döllenme sorunu oluşur ya da döllense bile daha sağlıksız embriyolar gelişebilir. Evli çiftler eğer bir yıl kendileri denedikleri halde hamile kalamıyorlarsa mutlaka bir merkeze gidip muayene olmalılar. Kendisinden ya da eşinden kaynaklanan bir faktör varsa sebep giderilsin. Eğer giderici bir sebep yoksa bir an önce tüp bebek tedavisine başlasınlar.’’

Prof. Dr. Kadir Savan

ENFEKSİYONLARIN VE BAZI HASTALIKLARIN VARLIĞI DURUMUNDA…

. Tüp bebekte başarısızlığa başka hangi faktörler yol açabilir?
“Kadının yaşı, kilo problemi ve bazı cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar ana faktörlerdir. Bunların dışında mesela hastada gizli guatr vardır. Aşikar guatr hastalığı olduğunda bunların belirtileri vardır; hasta tedavi edilir, düzelir. Ama gizli guatr, bazı kollajen hastalıklar ve pıhtılaşma bozukluğu yapan faktörlerin var olup olmadığı araştırılmalıdır. Bunların tedavisi de kolaydır ama gözden kaçmışsa hamile kalmayı engelleyebilir, tüp bebekte başarısızlığı artırabilir. Yine bunun dışında rahim içerisinde çok basit bir iltihap, çok küçük yapışıklıklar ya da bir polip ya da miyom olur. Bunların da giderilmesi kolaydır. Ama gözden kaçtığı için hamile kalmayı engeller. Bir iki kez başarısız olunan vakalarda rahim içerisine histeroskopi denilen kamerayla girilip rahim içerisi gözlenir. Yüzde 30-40’ında sebep tek başına rahim içinden kaynaklanır. O sebep giderilir. Bir sonraki dönemde tüp bebek uygulandığında hamile kalma şansı artar. Tekrarlayan gebelik kayıpları varsa veya birkaç kez denemiş tüp bebek olmamışsa bir de genetik faktörleri incelemek gerekir. Acaba embriyodan kaynaklanan genetik bir sebep mi vardır ya da anne babadan taşınan kromozoma geçişte bir bozukluk mu vardır bunları iyice gözden geçirilip daha sonra denemek gerekir.’’

LABORATUARIN TEKNOLOJİK DONANIMI DA ÖNEMLİ

. Tüp bebekte altta yatan probleme göre başarıyı arttıran yöntemler nelerdir?
“Tüp bebek iki kısımda değerlendirilir. Birincisi klinik yorumdur; kadın doğumcuların tedavi protokollerini iyi yönetmesi, kaliteli yumurta elde edip laboratuvara göndermesidir. İkincisi ve en önemli ise laboratuvarın kalitesidir. Eğer laboratuvarın teknolojik donatımı iyi değilse o zaman kaliteli embriyo elde edilemez. Mesela bazı embriyolar döllendikten sonra yumurtanın kabuğunu kırıp dışarı çıkmaz. O zaman lazerle yumurtanın zarına bir çizgi atılır ki döllenmiş, çoğalmış embriyo kabuğunu atıp rahim içerisine yuvarlanır ve gelişme devam eder. Bu yöntem başarı oranımızı yaklaşık yüzde 20-25 arttırdı. Bunların yanı sıra embriyoların dondurma teknikleri çok iyi gelişti. Eskiden dondurulan embriyo kısa süre saklanabilirdi.  Çözdüğümüzde bunların yarıdan çoğu bozulabiliyordu. Ama şimdi embriyo ya da yumurta dondurması işlemleri konusunda laboratuvar teknikleri çok gelişti. Çünkü dondurup saklamanın bir avantajı var. Tedavinin uygulandığı ay yüksek dozda hormon kullanılır ve bunlar yumurtaları ve rahim içerisini bozar. Bir iki ay bekletildiğinde bunlar da vücuttan atılır. Ama bunun için dondurup saklamanız gereken laboratuvarın kalitesinin çok iyi olması gerekir. Son gelişmeler doğrultusunda ilk başlangıçta tüp bebek başarısı yüzde 10’larda iken şimdi yüzde 60-70’leri geçmeyi başladı.’’

. Tüp bebekteki başarı çiftlerin mutluluğuna nasıl yansır?
“Tüp bebek tedavisindeki eşler hem maddi hem de psikolojik olarak bir yükümlülük altına girerler. Özellikle 2-3 kez tedavi yapılmış ve sonuç alınamamışsa ailede bir çözülme başlıyor. Kayınpeder, kayınvalide ve akrabaların yanı sıra toplumsal bir baskıyı da yaşarlar. Psikoloji bozulduğu zaman hormon dengesi daha da bozulur. Bu olayı daha da karamsar, kötümser bir hale getirir. Bu aile mutluluğunu korumakta bence teknoloji çok yol katetti ve daha da ilerleyeceğiz bu konuda.’’

‘‘EMBRİYONUN SAKLANMA SÜRESİ YASAL OLARAK 5 YIL’’

. Embriyo, yumurta ve sperm dondurulmasında saklama süresi ne kadardır?
“Embriyoların saklanma süresi yasal olarak 5 yıldır. Görüntüleri kayıtlara alınır ve Bakanlığa bu veriler gider. Bakanlık her 6 ayda bir bu merkezleri denetler. 5 yıl saklanabilmesi aynı zamanda bir avantajdır. Mesela kanser tedavisi gören hastaların, kemoterapi yumurtaları bozacağı için yumurtaları alınıp dondurulur. Hasta 1-2 yıl tedavisini bitirdikten sonra embriyolarını, yumurtalarını kullanmak ister. Bu 5 yıl içerisinde hasta evlenmiş ya da mesleki kariyer de yapmış olabilir. İster kariyer, ister sağlık nedeni ile olsun 5-6 yıl sonra hastanın her türlü problemi de ortadan kalkmış olur.’’

ERKEKTEN KAYNAKLANAN SORUNLAR

. Erkekten kaynaklanan kısırlık vakalarında özellikle de hiç spermi olmayan ya da sperm sayısı çok azalan erkeklere günümüzde ne gibi yöntemler?
“Yaklaşık 30 yıl önce tüp bebek tedavisine başladığımda evli çiftlerden, erkeklerden kaynaklanan sebepler yüzde 30-35’ti. Şimdi özellikle çalışma ortamı, çevresel faktörler, gıdalar, radyasyon gibi faktörler nedeniyle evli çiftlerin yüzde 60’a yakını erkek kaynaklıdır. Bunların çoğunda ya sperm hiç yoktur ya da spermde hareket bozukluğu vardır; veya çoğunluğunda spermlerin şekilleri bozuktur. Şekilleri bozuk spermlerle tüp bebek yapılsa yine sağlıksız bir bebek elde edilecektir. Şimdi onun için mikro çipler ve sperm ayıklama yöntemleri çıktı. Onlar içerisinden sağlıklı olanlar seçilerek kaliteli embriyo elde edilir. Onun dışında genetik bir bozukluk olduğu düşünülüyorsa spermlerde genetik analizler yapılır. Bunların yanı sıra mikroenjeksiyon yöntemi ile de sağlıklı sperm seçilip sağlıklı yumurtalara konularak çok sağlıklı gebelikler elde edilmektedir.’’


İçeriği Paylaşın