Türk İlaç Sektörünün Geleceğini Anlattı
Türk İlaç Sektörünün Geleceğini Anlattı
Bizi Takip Et
Abdi İbrahim, ABD’de yerleşik Biyoteknoloji Sanayi Organizasyonu (BIO) tarafından 18-21 Haziran 2012 tarihleri arasında Boston’da düzenlenen Uluslararası BIO Konferansı’na katıldı.
Biyoteknoloji ve ilaç şirketleriyle akademik araştırma kurumlarından katılımcıların yer aldığı konferansta, bu yıl Türkiye’yi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, T.C. Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı, Sağlık Bakanlığı, TÜBİTAK gibi kuruluşların yanı sıra özel sektör temsilcilerinden oluşan bir heyet temsil etti.
Abdi İbrahim CEO’su Candan Karabağlı, bu alandaki son yeniliklerin ve uygulamaların paylaşıldığı Biyoteknoloji Konferansı’ndaki Türkiye özel oturumunda, Türk ilaç sektörünün bugünü ve geleceğine ilişkin değerlendirmelerini içeren bir sunum yaptı. Biyoteknolojik ilaçların (biyofarmasötikler), kimyasal bileşimler yerine biyolojik yöntemlerle, organizmalardan ve canlı sistemlerden üretilen ürünler olduğunu ve biyobenzer ürünlerin de, referans biyoteknolojik ürünlerin versiyonları olduğunu hatırlatan Karabağlı, “Gelecekte büyüme, biyoteknolojik ilaç pazarında olacak” dedi.
DÜNYA İLAÇ PAZARINDAKİ BÜYÜMEYİ, PHARMERGİNG ÜLKELERİ ATEŞLEYECEK…
Avrupa ülkelerinden 2010 yılında yaklaşık 850 milyar dolar büyüklükte olan dünya ilaç pazarının 2015’e gelindiğinde 1,1 trilyon dolara yaklaşmasının beklendiğini belirten Karabağlı, “Bu büyümede, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin itici güç olacağı tahmin ediliyor. Öyle ki, ‘pharmerging ülkeleri’ diye tabir edilen Türkiye, Çin, Hindistan, Rusya, Brezilya, Meksika ve Güney Kore’nin,dünya ilaç pazarındaki ağırlığı, 2010’da yüzde 18 iken, 2015 yılında yüzde 28’lere kadar yükselecek” diye konuştu.
2010 yılı verilerine göre;Türkiye’nin, Avrupa’nın en büyük 6. ve dünyanın en büyük 14. ilaç pazarı olduğunu hatırlatan Karabağlı, Türkiye’de ve dünyada pazarın büyümesini tetikleyen faktörlerin altını çizdi. Pazarın büyümesinde;yaşam süresinin uzaması, buna bağlı olarak kronik hastalıkların artması ve bebek ölüm oranlarının azalması gibi demografik özelliklerin yanı sıra sağlık hizmetlerine erişimin kolaylaşması ve reçete sayısındaki artışın da etkili olduğunu belirtti.
BİYOTEKNOLOJİK ÜRÜNLERDE ÇİFT HANELİ BÜYÜME BEKLENİYOR
Türk ilaç sektörünün 2011 itibarıyla 9,1 milyar dolar büyüklüğe sahip olduğunu, bunun da yaklaşık yüzde 11’ininbiyoteknolojik ürünlerden geldiğini dile getiren Karabağlı, sözlerine şöyle devam etti:
“Önümüzdeki dönemde asıl büyümeninbiyoteknolojik ilaç pazarında olacağı açıkça görülüyor. Devam eden süreçte, hasta ve hekimlerin kullanımına sunulacak olan ürünlerden kimyasal moleküllerin satış rakamlarının tek haneli olarak büyümesi beklenirken, biyolojik kökenli ürünlerde çift haneli büyüme oranlarına ulaşılabileceği tahmin ediliyor. Dolayısıyla biyoteknolojik ürünler, konumunu emin adımlarla güçlendiriyor.”
Karabağlı, biyolojik kökenli referans ürünlere alternatif olabilecek biyobenzer ürünler alanında da tüm ilaç firmaları için oldukça büyük bir fırsat bulunduğuna dikkat çekerek, “93 milyar dolarlık dünya biyolojik ilaçlar pazarında, patent koruması dolan ürünlerin payı 2010 yılında 17 milyar dolar iken bu rakamın 2016’da 63 milyar dolara yükselmesi bekleniyor. Yine 2016 yılındaki toplam dünya biyolojik ilaçlar pazarının 152 milyar dolarolacağı öngörülüyor. Ayrıca bu ürünlerin hasta ve hekimlerin kullanımına sunulması gerek kronik hastalıklarda ilaca erişimi hızlandırmak gerekse ürün fiyatlarının daha ulaşılabilir olması yönünden ciddi bir önem taşıyor.
Türkiye’de biyoteknoloji yatırımlarının sanayi ve devlet işbirliğinde yapılandırılmasından duyduğu memnuniyeti de dile getiren Karabağlı, “Ülkemizin biyoteknoloji alanındaki yatırım atağı son derece sevindirici bir gelişmedir. Özellikle de bu atağın hız ve zamanlama açısından özel sektörün ihtiyacını karşılaması çok önemli. Özetle, Teşvik Yasası’nınbiyoteknoloji alanındakiyatırım iklimini güçlendiren bir gelişme olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
İçeriği Paylaşın