Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği'nden Kanser Riskini Azaltacak Öneriler
Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Uğur Selek, 1-7 Nisan Kanser Haftası’nda ‘Arayı kapatalım: Kanser tanı ve tedavisine erişimdeki eşitsizlikleri-adaletsizlikleri azaltalım’ temasının önemine işaret ederek, “Dünyada kanser tanı-tedavi hizmetlerine ulaşmada en sıkıntılı grupları düşük gelirli bireyler, kırsal bölgelerde yaşayanlar, özellikle çocuklar, yaşlılar ve kadınlar oluşturuyor” dedi.
Bizi Takip Et
1-7 Nisan Kanser Haftası nedeniyle açıklamalarda bulunan ve kanser tanı ve tedavisine erişimdeki eşitsizlikleri-adaletsizlikleri azaltalım’ temasının önemine işaret eden Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Uğur Selek, “Dünya nüfusunun yaklaşık yarısı gelir adaletsizliği, fırsat eşitsizlikleri, coğrafi koşullar, etnik, ırk, cinsiyet benzeri ayrımcılıklar nedeniyle hayati öneme sahip sağlık hizmetlerine ulaşamıyor ve ülkemizdeki kadar şanslı olmayan milyonlarca insan en temel kanser bakım olanaklarından mahrum kalıyor. Dünyada kanser tanı-tedavi hizmetlerine ulaşmada en sıkıntılı grupları düşük gelirli bireyler, kırsal bölgelerde yaşayanlar, özellikle çocuklar, yaşlılar ve kadınlar oluşturuyor” dedi.
Dünyada her yıl 10 milyon insanın kansere bağlı hayatını kaybettiğine dikkat çeken Prof. Dr. Uğur Selek, kanser ölümlerinin %70’inin az gelişmiş ülkelerde görülmesine ve en önemli nedenlerden birinin çok sayıda orta veya düşük gelirli ülkede radyoterapi merkezlerinin yetersizliği ya da yokluğuna dikkat çekti.
1-7 Nisan Kanser Haftası nedeniyle açıklama yapan Prof. Dr. Selek, “Kanser tedavisinin ana tedavi yöntemlerinden biri olan radyoterapi imkânı yoksa, sık görülen birçok kanser türünde cerrahi ve ilaç tedavileri yapılsa dahi kür şansı önemli oranda azalmakta, bazı kanser türlerinde kür şansı tamamen ortadan kalkmaktadır. Radyoterapi merkezlerinin kurulumu oldukça maliyetlidir, ancak yalnız finansal yapıyı kurmak yetmemektedir; bu üst düzey teknolojik cihazları hastalarının lehine uygun endikasyonlarla ve etkin kullanabilecek hekim ve destek olacak eğitimli insan kaynağı olmaksızın cihazlar hiçbir işe yaramamaktadır. Örneğin bazı Afrika ülkelerinde alımı yapılmış milyon dolarlık cihazlar, insana yatırım yeterli olmadığı için ve yeterli hekim ve personeli bulunmadığından atıl şekilde kalmıştır.” dedi.
DEPREM BÖLGESİNDEKİ KANSER HASTALARININ TEDAVİSİNDE SON DURUM
Depremden etkilenen şehirlerde tedavisi devam eden kanser hastalarını da yakından etkilediğini belirten Prof. Dr. Selek, “Yaşanan felaketin yaraları sarılırken, tedavisinin yarım kalma riski olan tüm kanser hastalarımız, yakın illerde ya da büyük şehirlerde bulunan radyoterapi merkezlerinde, özverili bir çabayla, tedavilerini tamamlayabilmişler ve ülkemizin güçlü radyoterapi teknolojik altyapısı, donanımlı hekim varlığı ve yeterli insan kaynağının önemi bir kez daha öne çıkmıştır. Etkilenen bölgelerdeki meslektaşlarımıza da devletimizin sağladığı imkanlara ek olarak destek olmak için dernek olarak ciddi çaba gösterilmiştir. Bu felaket de bizlere, ülkemizde radyoterapide gelinen üst düzey seviyeyi korumak ve daha ileriye götürmek için insanımıza ve teknolojik altyapımıza aralıksız yatırım yapmak gereğini bir kez daha göstermiştir.”
“DERNEĞİMİZ DÜŞÜK GELİRLİ ÜLKELERDE EĞİTİM DESTEĞİNE DEVAM EDİYOR”
Düşük gelirli ülkelerde kanser önleme ve kontrol programları için ayrılan bütçenin son derece yetersiz olması olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Uğur Selek, sözlerine şöyle devam etti:
“Bir çok kanserin rahatlıkla önlenebilir ve erken tespit edildiğinde ortadan kaldırılabilir olduğunu vurgulamak gerekiyor, akciğer ve rahim ağzı kanserleri önlenebilir, meme, kolon, akciğer, rahim ağzı, prostat gibi birçok kanser de erken tanı için önemli görünüyor. Düşük gelirli ülkelerde erken tanı imkânları olmadığı için hastalar çok ileri evrelerde tanı almakta ve tedavi imkânı ortadan kalkmaktadır. Küresel ölçekte kanserin toplam yıllık maliyetinin bir ksımı kanseri önleme stratejileri için ayrılabilse, hem birçok yaşam korunmuş olur hem ciddi bir tasarruf yapılabilir. Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği olarak bu adaletsizlikleri gidermek için başta Afrika olmak üzere 100’ü aşkın düşük ve orta gelirli ülkede tamamen gönüllülük esasına dayanan bir sistemle başta eğitim ve farkındalık faaliyetleri olmak üzere çok ciddi çalışmalar yürütüyoruz.”
“KANSERİ ÖNLEMEK VE ERKEN TANI İÇİN TOPLUM OLARAK MÜCADELE ETMELİYİZ”
Kanserden sakınmak ve mümkünse erken tanı ile hastalıktan kurtulma şansımızı artırmak için bilinçli hareket etmemizin esas olduğunu belirten Selek, “Sigara ve alkolden uzak durmak, dengeli bir Akdeniz diyeti ile sağlıklı beslenmek, sağlıklı bir kiloyu korurken, oturduğumuz süreyi azaltıp düzenli egzersizle bedenimizi aktif tutmak, güneşin zararlarından kaçınmak ve özellikle rahim ağzı ve baş boyun kanserlerinin birçoğunu önleyebileceğini bildiğimiz HPV aşısını yaptırmamızın kansere yakalanma riskimizi ciddi anlamda azaltabileceğini biliyoruz” dedi.
HPV aşısının ülkemizin aşılama programına eklenmesinin önemine dikkat çeken Selek, ayrıca sağlıklı bireylerde halen devam eden tarama programlarına vurgu yaparak, “Kadınların 40 yaşından sonra meme ve 30 yaşından sonra rahim ağzı kanseri taramalarını, erkek ve kadınların 50 yaşından sonra kolon kanseri taramasını mutlaka yaptırmaları gerektiğini, bir şey çıkar korkusunu aşarak, ne kadar erken tanı alınırsa o kadar kolay ve etkili bir tedavi süreci olduğunu unutmamalarını” diye belirtti.
İçeriği Paylaşın