Türkiye’de Diyabet Görülme Yaşı 5 Yıl Erkene Geldi

Türkiye’de Diyabet Görülme Yaşı 5 Yıl Erkene Geldi

Türkiye’de Diyabet Görülme Yaşı 5 Yıl Erkene Geldi

Bizi Takip Et


Dünya Sağlık Örgütü(DSÖ) ile Dünya Diyabet Federasyonu’nun (IDF) tarafından, 1921 yılında insülini bularak milyonlarca diyabet hastasının tedavisini mümkün kılan Fredrick Bantig‘in doğum yıldönümü anısına 14 Kasım Dünya Diyabet Günü olarak kutlanıyor. Dünyada yaklaşık 463 milyon diyabetli hasta bulunurken, bu sayının 2045’e kadar 700 milyonu bulması bekleniyor. DSÖ, 2030 yılında diyabetin yedinci önde gelen ölüm nedeni olacağını ileri sürerken Türkiye’de yapılan Türkiye Diyabet, Hipertansiyon, Obezite ve Endokrinolojik Hastalıklar Prevalans Çalışması-II (TURDEP-II) sonuçlarına göre Türk erişkin toplumunda diyabet görülme sıklığı yüzde 13.7’ye ulaşmış durumda. Sonuçlara göre 40-44 yaş grubundan itibaren nüfusun en az yüzde 10’u diyabetli ve bu veriler Türkiye’de diyabetin 1998 yılına göre yaklaşık olarak 5 yaş daha erken başladığını gösteriyor.

Altınbaş Üniversitesi İlk ve Acil Yardım Program Başkanı Öğr. Gör. Özlem Karagöl, diyabet tedavisinde sağlıklı beslenme ve düzenli doktor kontrollerinin önemli olduğunu vurgulayarak, “Diyabet tedavisini sağlıklı yaşamın adımları olarak düşünüp, sağlıklı yaşam için fırsata dönüştürülebiliriz” dedi.

“ERKEN BELİRTİLERE DİKKAT EDİLMELİ”

Diyabetli yaşam ve tedavi sürecinde önerilerini paylaşan Öğr. Gör. Özlem Karagöl, genetik geçişli bir hastalık olan diyabetin doğru yöntemler ve yaşam tarzı değişiklikleri ile önlenebileceği vurgusu yaptı. Karagöl, “Çok su içme, sık idrara çıkma, ağızda kuruluk ve cilt yaralarında geç iyileşme gibi belirtiler, diyabete işaret edebilir. Bunların erken dönemde fark edilmesi ve gerekli önlemler alınarak yaşam tarzı değişikliklerinin yapılması önemlidir” dedi.

“DİYABETİK AYAK RİSKİNE KARŞI DÜZENLİ AYAK BAKIMI”

Diyabet hastalarında ayak bakımının çok önemli olduğunu söyleyen Özlem Karagöl, diyabetik ayak oluşması, uzuv kaybını da beraberinde getirebileceği uyarını yaparak ayak bakımında dikkat edilmesi gereken kuralları şöyle sıraladı:

-Ayna yardımıyla her gün ayak parmak araları ve tabanı kontrol edilmeli
-Ayaklar her gün yıkanmalı ve yumuşak bir havlu ile kurulanmalıdır.


-Ayak yıkama suyunun ısısı ölçülmelidir. Çünkü ayaklarda olan his kaybı, şiddetli yanıklara sebep olabilir.
-Ayak uzun süre sabun gibi kimyasala maruz bırakılmamalıdır. Bu durum çatlamaya yol açarak enfeksiyon riskini artırır.
-Banyodan sonra kuru ciltlerde krem kullanılabilir ancak parmak aralarına krem sürülmemelidir.
-Pedikür diyabetik hastalarda çok riskli olduğundan yapılmamalıdır. Pedikür yapılacaksa da mutlaka deneyimli bir elde ve hastanın kendi malzemeleriyle yapılmalıdır.
-Tırnak batığına yol açmamak için tırnaklar küt bir şekilde kesilmeli, kenar uçları törpü ile düzeltilmelidir. Tırnak batık problemi varsa da kesme işlemini profesyonel bir kişinin yapması gerekir.
-Evde bile mutlaka pamuklu çorap giyilmelidir. Çorabın çok sıkı olmaması, dikişsiz olması gerekir. Dikişler zamanla kronik temasla ayakta yaraya yol açabilir.


-Ayakkabıyı giymeden önce içi kontrol edilmelidir. Ayakkabı içinde ufak bir cisim veya tabanın kalkması gibi durumlar deriye hasar verebilir. Ayakkabıların içi ılık bir bezle temizlenmeli ve mutlaka kurutulmalıdır.

“BOL BOL SU TÜKETİN”

Yeterli sıvı alınamamanın kan şekerinin yükselmesine ve böbrek sorunlarına yol açabileceğini belirten Öğr. Gör. Özlem Karagöl, “Özellikle yaz aylarında su tüketimini artırmak, diyabetliler için çok önemlidir. Diyabet hastalarında ayak tırnaklarının mutlaka hafif uzun ve düz şekilde kesilmesine dikkat edilmeli. Diyabet hastaları yeni ayakkabılarını normalden 1 numara büyük almaya özen göstermeli. Ayaklar bir nedenle su topluyorsa, ayakkabı mutlaka gözden geçirilmeli” dedi.

“ÇATLAKLARA VE TAHRİŞE KARŞI CİLT KURULUĞUNU ÖNLEYİN”

Diyabet hastalarının vücutlarında oluşan çatlaklar ve derideki açıklıkların, enfeksiyonlara yol açabilecek kir ve bakterilerin girmesine izin verebileceği uyarısını yapan Karagöl, “Diyabetli kişilerde bağışıklık sistemlerinin nispeten zayıf olmasını da göz önüne aldığımızda enfeksiyona yakalanma olasılığı ciddi artış gösterir. Bu nedenle cildinizi korumak, çatlaklara ve tahrişe yol açabilecek cilt kuruluğunu önlemek önemlidir” diye konuştu.

“DUŞTA VE EL YIKARKEN SUYUN ISISINA DİKKAT EDİN”

Sıcak suyun cildi kurutabileceğini de hatırlatan Özlem Karagöl, kuru cildin çatlamaya ve tahrişe daha yatkın olacağını belirterek, ılık su ile duş alınması ve ayrıca sinir hasarı veya zayıf dolaşım sorunları varsa suya temas etmeden önce çok sıcak olmadığından emin olunması gerektiğini vurguladı.
Soğuk havalarda ayakların sıcak tutulması için kalın çoraplar giyildiğinde ayakkabıların sıkmaması gerektiğini söyleyen Karagöl, “Giydiğiniz ayakkabılar ayağı tam kavrayan, yumuşak deri ya da bez, tabanı kalın olmalıdır. Ayrıca üşüyen ayaklarınızı ısıtmak için soba, kalorifer, gibi ısıtıcılara yaklaştırmayın. Parmak arası terlikler diyabetlilerde ayak yaralarına neden olabilir. Çıplak ayakla dolaşılmaması gerekir” dedi.

“SPOR YAPARKEN SAATE DİKKAT”

Ciltte kuruluk veya çatlak oluşumu varsa kan şekerinin hedefte tutulmasının önemli olduğunu belirten Öğr. Gör. Özlem Karagöl, “Kan şekeri yükselirse, kesikler, yaralar ve açık yaraların iyileşmesi uzun sürebilir. Kan şekerinizi hedef aralıkta tutmak, enfeksiyonları ve daha ciddi sorunları önlemede en önemli etkendir” dedi.
Diyabet hastalarında düzenli egzersiz ve sporun mutlaka hayatın bir parçası olması gerektiğini vurgulayan Karagöl, “Bunun nedeni düzenli egzersizin hem kilo vermeye katkı sağlaması, hem de insülin direncini ortadan kaldırması. Gün içinde yapılacak 40-50 dakikalık yürüyüşler en çok önerilen egzersiz türü. Ancak akşam saatleri tercih edilmeli, güneş altında kesinlikle bulunulmamalı” ifadelerini kullandı.


İçeriği Paylaşın