Ülseratif Kolit Ve Crohn Hastalığı
Ülseratif Kolit Ve Crohn Hastalığı
Bizi Takip Et
Sık sık tuvalete çıkmaktan yakınıyorsunuz. Karın ağrısı, ateş gibi şikayetleriniz özellikle çok gergin ve stresli olduğunuz günlerde tekrarlıyor. “Her seferinde bir daha olmaz” diye düşünseniz de sağlık sorunlarınız devam ediyor. Aslında yaşadığınız bu sorunlar dünyadaki birçok kişinin sorunu olan iltihabi bağırsak hastalıklarının belirtilerinden yalnızca birkaçı. Kalın bağırsağı etkileyen ülseratif kolit ve tüm sindirim sistemini etkileyen Crohn hastalığı ömür boyu süren hastalıklar arasında yer alıyor bu nedenle hastaların yaşam kalitelerinin artırılması için hastalıklarıyla ilgili ayrıntılı bilgilendirilmeleri ve deneyimli merkezler tarafından takip edilmeleri gerekiyor. Acıbadem Hastanesi Bakırköy Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Sabahattin Kaymakoğlu konuyla ilgili ayrıntılı bilgi verdi.
Ülseratif kolit kalın bağırsağı değişik uzunluklarda tutabiliyor. Kalın bağırsağın sol tarafında ya da tümünde görüldüğü gibi sadece son kısmını da etkilemesi mümkün. Her 100 bin kişiden 5-15`inde görülebiliyor. İlk ortaya çıkma yaşı 15-25 arasında değişiyor. Erkekelerde bira daha sık görülen hastalığın en önemli belirtisi kanlı-mukuslu ishal. Dışkılamam sayısını hastalığın aktivitelerin derecesi tayin ediyor. Prof. Dr. Sabahattin Kaymakoğlu, hastalığın çok aktif olduğunda günlük dışkılamam sayısının 20-30`a kadar çıktığını belirtiyor ve şöyle devam ediyor: “Hasta geceleri de uykudan uyanarak tuvalete gider. Tuvalete gittikten sonra da tam bir rahatlama olmaz.Karın ağrısı, ateş, halsizlik, iştahsızlık gibi genel şikayetlerde hissedilir. Ülseratif kolitte hedef organ kalın bağırsaklar olmakla beraber, hastalığın bağırsak dışı çeşitli organları da etkilendiğini biliyoruz. Deri, ağız içi, göz, böbrekler, karaciğer, eklemler, damarlar,akciğerler, sinirler ve kalp gibi birçok organı hastalandırabilir.
Prof. Dr. Sabattin Kaymakoğlu, ülseratif koliite yatkın birinde çevresel tetikleyici faktörlerin etkisiyle kalın bağısak mukozasında meydana gelen immunolojik bir hasarın, hastalığı ortaya çıkarttığına dikkat çekiyor: “Belirli doku grubu antijenlerine sahip kişilerde daha çok görülür. Ailede ülseratif koliti olanlarda sıklığı normal popülasyona göre 10 kat artar, dolayısıyla kalıtsal bir yönü vardır. Hastalığı ortaya çıkartan çevresel tetikleyiciler olarak toksinler, diyetetik faktörler veya bakteriler üzerinde durulsa da hiçbiri kesinlik kazanmamıştır.Kronik hastalığı olan hemen tüm hastalarda değişik seviyelerde stresli durumlar gözlenir. Ülseratif kolit özellikle aktif olduğu dönemlerde hastanın psişik yapısını bozabilir.”
Stres alevlendiriyor
Sebep sonuç ilişkisinde hangi tarafın baskın olduğu bilinmese de yapılan araştırmalar stresin ülseratif kolitin alevlenmesinde etkili olduğunu gösteriyor. Ülseratif kolit ataklarının birçoğunda, atak sırasında stresli bir durumun yaşandığı belirtiliyor. Ülseratif kolit hastası kadınlar için gebe kalıp kalamayacaklarının yanıtı son derece önemli. Bu hastalık kadın doğurganlığının etkilemiyor. Beslenme durumları normalse hastalar herhangi normal bir kadın gibi doğurabilirler. Bebekle ilgili bir problem oluşmuyor.
Ancak gebelik sırasında hastalık aktvite kazanırsa erken doğum veya düşük riskinin 2-3 kat arttığına işaret eden Prof. dr. Sabahattin Kaymakoğlu şunları söylüyor: Gebelik sırasında hastalık alevlenirse kürtajı gerektirmez, uygun tıbbi tedavilerle hastalığın yatışması sağlanabilir.Esasen gebelik, ülseratif kolitin seyri üzerine olumsuz bir etkiye sahip değildir.Hasta gebeliği sırasında 5-aminosalisilat bileşiklerini güvenle kullanabilir.Hatta steroidler ve azatioprinin de emniyetli olduğuna dair veriler mevcuttur.”
Kansere yol açma riski
Hastalık yaşı ilerledikçe ülseratif kolit hastalarında kanser riski artıyor. Bu yüzden bir kolonoskopi ile hastaların yakın takibe alınması gerekiyor. Prof. Dr. Sabahattin Kaymakoğlu, “Ülseratif kolitte hastalık yaşı 8-10`u aştığında kolon kanseri olma riski normal popülasyonun üzerine çıkar.Risk hastalık yaşı 18 olanlarda yüzde 1.4, 20 olanlarda yüzde 7.2 ve 30 olanlarda yüzde 16.5`dur. Ülseratif proktit denilen sadece rektumun tutulduğu formunda ise kanser riski artmıyor.Ülseratif kolit sol kolon tutulumu yapmışsa 12 yıldan, tüm kolonu tutmuşsa 8 yıldan sonra kolon kanseri riskini arttırdığı için 2 yılda bir kolonoskopik takibe alınmalıdır” diyor.
Hasta hekim işbirliği
Ülseratif kolitin tedavisinde atakların tedavisi ve kontrol altında tutulması şeklinde 2 ayrı tedavi tipi kullanıyor. Ülseratif kolitin tedavisinde kullanılan ilaçlarla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Sabahattin Kaymakoğlu, şunları söylüyor: “Hastanın tedavisinde hasta hekim işbirliği çok önemli.Aminosalisilat bileşikleri dedğimiz sulfasalazin ve 5-aminosalisilatlar her iki grup tedavide yeri olan en temel ilaçlardır.Hastalığın tutulum yerine göre bu ilaçları bazen ağız bazen rektal yolla verebiliriz. Remisyon sağlayıcı tedavinin asıl ilaçları kısa sürede etkisini gösteren bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlardır: Kortikosteroidler ve onlara cevapsızlık durumunda kullandığımız sikloporin.Kronik aktif hastalığı olanlarda uzun etkili immunosupresifler kullanılabilir. Akut ciddi aktiviteli ülseratif kolit ataklarının yüzde 80-90`ı steroidlere cevaplıdır, steroidlere cevapsızlık durumunda siklosporin gibi bir diğer tıbbi ajana veya direkt cerrahi tedaviye başvurulabilir. Tıbbi tedaviye cevapsız toksik megakolon veya perforasyon durumlarında yine cerrahi tedaviye ihtiyaç vardır.
Crohn hastalığı
Crohn hastalığı da ülseratif kolit ile aynı gruptan, ancak farklı özelliklere sahip kronik iltihabi bir bağırsak hastalığı. Tüm sindirim sistemini etkileyen crohn hastalığı çok seyrek olarak mideyi ya da yemek borusunu da tutabiliyor.Her 100 bin kişiden 1-10 kişide görülüyor.Birinci derece akrabaları arasnda Crohn hastalığı bulunan birinin hastalığa yakalanma ihtimali 2-4 kat artıyor. Prof. Dr. Sabahattin Kaymakoğlu ülseratif kolitle Crohn hastalığı arasındaki farkı şöyle tanımlıyor:
“Crohn hastalığı tuttuğu organı bölüm bölüm tutar, hastalanmış kısımlar arasında sağlam belgeler vardır. Öte yandan ülseratif kolit bağırsağın sadece iç yüzünü döşeyen mukoza tabakasını tutarken , Crohn hastalığında içten dışa bütün duvar hastalığa iştirak eder.”Nedenleri tam olarak bilinmeyen Crohn hastalığıyla ilgili değişik teoriler var. Crohn hastalığında başlatıcı olabilecek mikrobiyal faktörler arasında atipik tüberküloz bakterileri, kızamık çerçevesel faktörler arasında sigara olduğu ileri sürülüyor.
Belirtiler
Karnın sağ alt tarafında hissedilen karın ağrısı hastalığın en tipik belirtisi olarak kabul ediliyor. Sulu ishal, kilo kaybı, halsizlik, iştahsızlık da karın ağrısına eşlik ediyor.Hastalık aktif olduğunda veya karın içi abse gibi bir enfeksiyon geliştiğinde ateş görülüyor.Bağırsak tıkanıklığı riski de Crohn hastalığının yol açtığı sağlık sorunlarından biri. Bu hastalıkların belirtileri södüğü süre kişinin iş yaşamı üzerinde de kötü bir etkileri bulunmuyor. Aktif oldukları dönemde ise, iş gücü kaybına neden oluyorlar. Her ikisi de kronik, takibi gerektiren, pahalı tetkik ve tedavilerin kullanıldığı hastalıklar olduğu için ülseratif kolitli ve Crohn`lu hastaların bir sosyal güvenlik şemsiyesi altında bulunmaları, dolayısı ile iş yaşamlarını sürdürmeleri çok büyük önem taşıyor. Prof. Dr. Sabahattin Kaymakoğlu, Crohn hastalığının kanserle ilişkisini şöyle değerlendiriyor:
“Crohn hastalığı ince bağırsak kanseri riskini biraz arttırır. Kolo-rektal kanser riski konusunda birbirine zıt veriler olmakla beraber, kalın bağırsağın fazlasının tutulduğu, hastalık yaşının 10`u aştığı ve hastalığın erken başladığı vakalarda riskin arttığına inanılmaktadır.
Kaynak: Acıbadem Hastanesi web sitesi
(www.acibademhastanesi.com.tr)
İçeriği Paylaşın