Ürtiker Kadınlarda İki Kat Daha Fazla Görülüyor
Ürtiker Kadınlarda İki Kat Daha Fazla Görülüyor
Bizi Takip Et
Türkiye’de yaklaşık olarak 900 bin kronik ürtiker hastası bulunduğu tahmin ediliyor. 1 Ekim Dünya Ürtiker Günü kapsamında Dermatoimmünoloji ve Alerji Derneği tarafından Novartis iş birliğiyle düzenlenen basın toplantısında “Ürtiker Hastalığı ve Tedavi Yöntemleri” hakkında bilgi veren hekimler, ürtikerin yaşam kalitesini belirgin şekilde olumsuz yönde etkilediğinin altını çizerek uzun soluklu tedavi gerektirdiğine vurgu yaptı.
İNSANLARIN BEŞTE BİRİ HAYATININ BİR DÖNEMİNDE ÜRİTİKER YAŞIYOR
Halk arasında kurdeşen olarak bilinen ürtiker toplumda sık görülen, kaşıntılı, kabarık ve ödemli plak şeklindeki lezyonlarla karakterize bir cilt hastalığıdır. Bu lezyonların en belirgin özelliği, çok kaşıntılı olmalarının yanı sıra 24 saatten daha az bir sürede kendiliğinden kaybolmaları. Ürtikerin, akut ve kronik olarak iki farklı klinik tipi bulunuyor. Altı haftaya kadar devam eden ürtikere akut; 6 haftayı geçenlere kronik ürtiker adı veriliyor. Akut ürtikerin çocuklarda daha sık görüldüğünü ve sıklıkla enfeksiyon, ilaç, gıda ve gıda katkı maddeleri sebebiyle geliştiğini vurgulayan Dermatoimmünoloji ve Alerji Derneği Başkanı, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilgün Atakan, kronik ürtikerin 20-40 yaş arasında genç erişkinlerde ve özellikle kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazla görüldüğüne dikkat çekti. İnsanların yaklaşık beşte birinin hayatının bir döneminde akut ürtiker atağı geçirdiğini belirten Prof. Dr. Atakan, Türkiye’de yaklaşık 900 bin kronik ürtiker hastası olduğunu söyledi.
DOĞRU TEDAVİ VE DÜZENLİ KONTROL ÖNEMLİ
Kronik ürtiker, kronik spontan ve kronik uyarılabilir olarak ikiye ayrılıyor. Kronik spontan ürtikerde, belirli bir tetikleyici olmaksızın belirtiler ortaya çıkarken, kronik uyarılabilir ürtikerde deriyi çizme, basınç uygulama, soğuk ya da sıcak teması, güneş ışınlarına maruz kalma ve egzersiz gibi çeşitli fiziksel uyaranlar hastalığı tetikliyor. Kronik spontan ürtikerde genellikle altta yatan bir neden bulunamadığını ifade eden Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Başak Yalçın, “Çeşitli ilaçlar, enfeksiyonlar, bazı hormon hastalıkları, stres ve besin katkı maddeleri gibi faktörler hastalığı ortaya çıkarabiliyor ya da alevlendirebiliyor. Bu faktörlerin tespit edilip müdahale edilmesi hastalığın yatışmasını kolaylaştırıyor.” dedi.
Prof. Dr. Yalçın, kronik ürtiker tedavisiyle ilgili şunları söyledi: “İlaç tedavisinde ilk basamak H1 antihistaminlerdir. Yeni kuşak antihistamin ilaçlar uyku hali, uyuşukluk, ağız kuruluğu gibi yan etkiler açısından eski kuşak antihistaminlerden çok daha güvenli olsa da bazı hastalarda sonuç alınamıyor. Böyle bir durumda tedavide kurdeşen aşısı olarak bilinen Omalizumab’ı öneriyoruz.” 12 yaş ve üzeri hastalarda uygulanabilen bu tedavinin hastaların yüzde 80’inden fazlasında etkili olduğunu belirten Prof. Dr. Yalçın, tedavinin altı ay süreyle uygulanması gerektiğini vurguladı. İyileşme çoğunlukla ilk enjeksiyondan bir hafta sonra başlıyor ama bu süre 4-8 haftayı da bulabiliyor. Kronik ürtiker tedavisinin uzun soluklu olduğunu söyleyen Prof. Dr. Başak Yalçın, doğru tedavinin belirlenmesinin ve düzenli doktor kontrolünün çok önemli olduğunun altını çizdi.
ÜRİTİKER YAŞAM KALİTESİNİ BOZUYOR
Özellikle kronik spontan ürtikerin hasta yaşam kalitesini belirgin şekilde olumsuz yönde etkilediğini vurgulayan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sibel Doğan Günaydın, hastalarda kaşıntı nedeniyle ortaya çıkan uyku düzensizliğinin yanı sıra, dikkat eksikliği, halsizlik, sosyal yaşam ve iş başarısında azalmayla birlikte anksiyete gelişebileceğini belirtti. Ürtiker hastalarının çaresiz olmadıklarını ifade ederek, “Ürtiker hastaları bilgi eksikliğinden doğan yanlış anlaşılmalardan dolayı iş yaşamlarında ve sosyal hayatlarında rahatsız edici bakışlara ve davranışlara maruz kalıyor. Hastalıkla ilgili önyargıları yıkarak hastalarda ve toplumda bilinirliği artırmak hastalıkla mücadelede önemli bir basamak. 1 Ekim Dünya Ürtiker Günü’nde farkındalığı artırmanın ve yeni nesil tedaviler konusunda hastaları bilgilendirmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum.” dedi.
“SENİN DİLİNDE” FARKINDALIK ÇALIŞMASI
Toplantıda tiyatro sanatçısı Asuman Dabak’ın 1 Ekim Dünya Ürtiker Günü’ne dikkat çekmek üzere sergilediği “Senin Dilinde” adlı performansının tanıtım videosu ilk kez gösterildi. Ürtiker hastalığı hakkında toplumu bilgilendirmek ve hastaların içinde bulunduğu zorlu yolculuğa dikkat çekmek amacıyla düzenlenen Senin Dilinde Farkındalık Çalışması’nın bir parçası olmaktan dolayı çok mutlu olduğunu ifade eden Asuman Dabak, ürtiker hastalığına yönelik yapılacak bilinçlendirme ve bilgilendirme çalışmalarının hastalığa karşı önyargıları yıkmak ve ürtiker hastalarını topluma kazandırmak için büyük rol oynadığını vurguladı.
İçeriği Paylaşın