Vücut Dışı Tanı Yöntemlerinde Son Gelişmeler
Vücut Dışı Tanı Yöntemlerinde Son Gelişmeler
Bizi Takip Et
Tıp teknolojisindeki gelişmelerin tedaviye yansımaları büyük. Ama tedavi dışında tanı yöntemlerinde de hızla gelişmeler oluyor. Hastalıkların etkin ve doğru tedavisi için kişiye öncelikle doğru tanı konması gerekiyor. Kişinin geç kalmadan bir sağlık kuruluşuna başvurarak gereken tanı yöntemlerini yaptırabilmesi, diyabet gibi birtakım kronik hastalıkları varsa ya da ailesel kanser riski taşıyorsa sağlık kontrollerini çok iyi takip etmesi gerekiyor. Tanının önemini ve tanı yöntemlerindeki gelişmeleri Roche Diagnostics Türkiye Pazarlama Direktörü Kâmil Pir ile konuştuk.
TANI NE DEMEK?
. Tanı ne demektir? Günümüzde tanı yöntemlerinde gelinen son nokta nedir?
‘‘Tanı denince akla öncelikle görüntüleme gelir. Ama bir de vücut dışı tanı vardır. Vücut dışı tanıda ilk akla gelen kan testleridir. Kan testleri kalsiyum testinden hormon testine kadar çok geniş bir portföye hizmet eder. Daha ileri gidildiğinde PCR bazlı moleküler testler ile doku diagnostik yani kansere yönelik olarak biyopsiden alından örneklerle yapılan testler de tanı grubuna girer. Önümüzdeki dönemde ise dizileme bazlı (sekans bazlı) testlerin artması beklenmektedir. Dolayısıyla tanı, in vitro diagnostik ve görüntüleme olarak çok basit testlerden çok komplike testlere kadar büyük bir portföyü içinde barındırır.’’
IN VITRO DİAGNOSTİK NEDEN ÖNEMLİ?
. In vitro diagnostik nedir? Ne tür yöntemlerden faydalanır? Hastalıkların tedavisinde nasıl bir önemi vardır?
‘‘MR, röntgen ve EKG tamamen vücudun içindeki bir yapıyı görüntüleme bazlıdır. In vitro, vücut dışı demektir. Vücut dışı tanıda da vücuttan örnek alınır. Bu örnek kan, idrar ya da bir biyopsi dokusu olabilir ve alınan bu örnek laboratuvar ortamında test edilir. In vitro diagnostik, vücut dışında yapılan tüm testlere denir. In vitro diagnostik, hastalıkların ilerlemesi konusunda tanıya destek olur. Tarama anlamında kullanılabilir. Bunu dışında hastalığın hangi risk seviyesinde olduğunun anlaşılmasını sağlar. Tedavi seçimine destek olur. In vitro diagnostik tanı testleri ayrıca hastalık takibinde de kullanılır.’’
. Gelecekte hastaları ve hasta yakınlarını nasıl tanı yöntemleri bekleyecek?
‘‘Aslında tanı ve tedavi bir bütün olarak düşünülmelidir. Tanı olmadan tedavi ilerlemez. Gelecekte kişiye özel tedavilerin artacağı öngörülmektedir. Muhtemelen hastalığın seyrine spesifik ilaçlarla beraber tanı testleri de kullanılacak. Çünkü ilaç ve tanı için sürekli ARGE yatırımları yapılmaktadır.’’
TEDAVİYE YÖNELİK TANI TESTLERİNDE ÖNCELİK KANSERDE
. Tedaviye yönelik tanı testleri, kişiye özel tedavi ve buna yönelik geliştirilen tanı testleri daha çok kanser alanında mı kullanılacak? Kanser dışında başka alanlarda kişiye özel tedavilerin ön plana çıkması bekleniyor?
‘‘Kısa vadede kanser yine öncelikli olacaktır. Şu anda kişiye özel tanı ve tedavi yöntemleri zaten kanser alanında geliştirilmektedir. Buradaki temel sebep, kanser hastalığında kullanılan ilaçların yan etkileri olan kuvvetli ilaçlar olmasıdır. Dolayısıyla olabildiğince erken tanı yöntemiyle teşhis koyularak doğru tedavinin seçilmesi hedeflenmektedir. Burada doğru tedavi seçimi özellikle kanser hastalarında kritiktir. Ama kanser dışında kardiyovasküler hastalıklarda ve kadın hastalıklarında da gelişmeler bekleyebiliriz.’’
. Roche Diagnostics olarak dünyada ve Türkiye’de hangi alanlarda faaliyet gösteriyorsunuz? Özellikle tanı testleri konusunda bilgi verebilir misiniz?
‘‘Bizim alanımız in vitro diagnostik ve vücut dışı tanıda kullanılan tüm hastalıklara yönelik testlerimiz mevcut. Genelde hastanede olan merkez laboratuvara yönelik hem cihazlar hem testler sunuyoruz. Onun dışında mikrobiyoloji laboratuvarlarına yönelik çözümler sunuyoruz. Mikrobiyoloji laboratuvarlarında viral, bakteriyel hastalıklar genelde takip edilir. Acil laboratuvarlara yönelik çözümlerimiz ve hasta başı sistemlerimiz de bulunuyor. Bunların dışında genetik laboratuvarlarda (yeni nesil laboratuvarlarda) kullanılan çözümlerimiz ve tüm bu çözümleri destekleyen yan servislerimiz var. Roche’un bir diyabet birimi olduğu için bu hastalığa yönelik kullanılan şeker ölçümü cihazları gibi cihazları ve testleri de sağlıyoruz.’’
SAĞLIK VERİLERİNDEN ANLAM ÇIKARMAK…
. Entegre test çözümlerine medikal değer katma hedefiniz nedir?
‘‘Gitmek istediğimiz nokta, çözüm sunma dışında, cihazlarımızın ve testlerimizin üstüne dijital yeni çözümler ekleyebilmek. Çünkü çok ciddi sağlık verisi üretiliyor. Bundan anlam çıkarmak şu anda gitmek istediğimiz alan. Bunun yönetimiyle ilgili olarak tüm ekip çalışıyoruz. Ayrı bir sektör olarak buna çok ciddi bir yatırım yapılıyor. Hedefimiz, bu hastalıklarla veya kişilerin daha önceki tedavileri ile ilgili tüm verileri anlam çıkarak sunmak. Ve bu verilerle hızlı kararlar alınmasını sağlamaya çalışıyoruz. Şu anda tedavisi ve tanısı tam istenilen noktada olmayan birçok hastalık var. İlaç sektörü o alana yönelik yeni tanı ve ilaç çözümleri üretmeye, medikal değer katmaya çalışıyor. Böylece toplumun zorlandığı alanlardaki tedaviler hızlandırılıp bir rahatlama sağlanacak.’’
PANDEMİ TANI SEKTÖRÜNÜ NASIL ETKİLEDİ?
. Covid-19 pandemisi tanı sektörünün çalışmalarını nasıl etkiledi?
‘‘Covid-19 milyarlarca insanı olduğu gibi tanı sektörünü de aynı büyüklükte etkiledi ve öncelikleri çok değiştirdi. Bir anlamda tanı çok fazla konuşulur olmaya başladı. Tanı sektörünün ve tüm üreticilerin ilk tepkisi bir an evvel covid-19 virüsünü tespit edebilecek ve tanı koymayı sağlayacak PCR testlerinin geliştirilmesine yönelik oldu. ARGE faaliyetlerinin çoğu oraya yönlendirildi. Bunun dışında bu hastalığı daha önce geçirip geçirmediğimizi belirleyecek antikor testlerine bir yatırım ve ARGE faaliyetleri oldu. Covid-19 ilk duyulduğundan itibaren tanı sektörü öncelikli olarak buna en hızlı şekilde çözüm üretmeye çalıştı. Mart ayından itibaren dünyada ve ülkemizde en kısa sürede tanı testlerini piyasaya sunabilmek için çalışıldı. Pandemi olduğu için çok göz önünde olan bir konu ve tedavi, ilaç, aşı çok aktif olarak konuşuluyor ve konuşulmaya da devam edilecek gibi görünüyor.’’
‘‘PCR TESTLERİ DÜNYAYLA AYNI ANDA TÜRKİYE’DE DE KULLANILDI’’
. Covid-19 pandemisi kapsamında Roche Türkiye olarak gerek Sağlık Bakanlığı gerekse diğer sağlık kuruluşları ile ne tür iş birlikleri yaptınız?
‘‘Mart ayında Türkiye’de ilk vaka görülmeye; tanı ve tedavi konuları konuşulmaya başlandı. Önceliğimiz dünyayla aynı anda çözümlerimizi sunabilmek oldu. PCR testleri dünyayla aynı anda ülkemizde kullanılmaya başladı. Mayıs ayında da antikor testinin kullanılmaya başlanmasını sağladık. İlk günden itibaren Sağlık Bakanlığı ve Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü gibi tüm ilgili birimlerle yoğun görüşme halindeyiz. Tüm ilaç firmaları olarak ülkemizin ihtiyacını karşılamak için seferber olmuş durumdayız. Değişen ihtiyaçlara göre de değişen ürünleri getirmeye odaklanmış olduğumuzu söyleyebilirim. Türkiye olarak sağlık alt yapımız iyi olduğu için firmalar ürünlerini Türkiye’ye getirebildi. İlk günden itibaren kullanıma sunabildik. Bizim gibi şanslı olmayan ülkeler tanının gecikmesine, hastalığın kontrolden çıkmasına sebep oldu.’’
ANTİKOR TESTİ İLE PCR TESTİ ARASINDAKİ FARK NE?
. Antikor testi nedir? PCR testi nedir? Bu testler hangi yöntemlerle yapılır? Testin başarısı neye bağlıdır?
‘‘PCR testi covid-19 RNA’sını tespit etmeye yönelik bir testtir ve ana amacı tanı konmasıdır. Kişinin covid-19 enfeksiyonu taşıyıp taşımadığını anlamayı sağlayan bir testtir. Antikor testi ise kişinin covid-19 virüsüyle karşılaşıp karşılaşmadığını test etmeye yöneliktir. Buradaki amaç eğer kişi covid-19 virüsüyle karşılaştıysa ona karşı bir antikor gelişmesini görmektir; yani bu bir bağışıklık testi cevabıdır. Bağışıklık ile ilgili bir gelişme olup olmadığını açıklamak için yapılan testtir. PCR testi burun ve boğaz arkasından alınan örnekle yapılır. Sonucu pozitif veya negatif çıkar. Covid-19 hastalığının gelişimi sebebiyle hasta ileri dönemdeyse, burunda ve boğazda örnek yoksa, hastalık yakalanamayabilir. PCR testin etkiliğini, doğru yerden ve doğru zamanda örnek alınması sağlar. Ve bu örnek sonuçta virüs olmalı ki pozitif yakalayabilesiniz. Antikor testi ise direkt damardan alınan kan örneği ile yapılır. Bu testte yaklaşık 5 ila 10 gün, eğer virüsle karşılaştıysa kişi, kanında antikor gelişmesi beklenir. Korona virüsüyle enfekte olmuş bir kişinin PCR testi sonucu, ne kadar temas ettiğiyle alakalı olduğu için süre açısından biraz değişkenlik gösterebilir. Ama beklenen ciddi bir temas varsa PCR testi ile çok kısa sürede yakalanır. Antikor testi vücudun bir cevabı olduğu için biraz daha zamana ihtiyaç vardır.’’
KANSER İLE İLGİLİ TEST ÇALIŞMALARI
. Kanser ile ilgili dünyada ne tür test çalışmaları yapılıyor?
‘‘Tüm hastalıklarda olduğu gibi kanserde de amaç erken tanıdır. Çünkü kanser hastalığı ilk evrede yakalanırsa tedavide başarı oranı çok artar. Tanıyla ilgili tüm çalışmalar da buna yöneliktir. Kanserde genel anlamda tanı yöntemi, patoloji laboratuvarının kullandığı biyopsiden alınan örneklerle ilgilidir. Kanserli dokudan bir biyopsi alınır ve biyopsiden kanserle ilgili bir tanı konmaya çalışılır. Bunun dışında kanserde genetik testler kullanılır ve gendeki bir mutasyon araştırılır. Eğer mutasyon varsa tanı daha netleşir ve daha spesifik bir tanı konulabilir. Bunun dışında dizileme (sekans) de yapılabilir ve daha geniş bir perspektiften mutasyonlara bakılabilir. Ayrıca merkez laboratuvarlarda yapılan bazı biyo belirteçler kullanılır. Bazı kanserlerde bazı belirteçlerin düşmesi beklenir. Özetle, hastanın durumuna göre en basit ya da konvansiyonel teste kadar hepsi kullanılır. Gelecekte de genetik testlerin artması beklenmektedir.’’
KALP HASTALIKLARININ TANISI
. Günümüzde ve gelecekte kalp hastalıklarının tanısında neler değişecek?
‘‘Kalp hastalıkları çok kritik bir alan ve dünyadaki ölüm oranlarına bakıldığında oldukça büyük yer kaplıyor. Bu alanda görüntüleme ve vücut dışı testler bir bütün halinde kullanılıyor; kardiyologlar ve kardiyo vasküler cerrahlar da buna göre bir tanı koyuyorlar. Tanı testlerinde kalbin cevabına yönelik parametrelere bakılıyor. Örneğin kalp yetersizliği varsa kalbin iyi kasılamaması ile ilgilidir. Bu olduğunda kalp vücutta bazı şeyleri salgılıyor. In vitro diagnostik üreticileri olarak bu salgıladığı hormonları tespit edip artışı görüyoruz ve kalp yetersizliği seviyesi artmış diyoruz. Kalp yetersizliği seviyesi arttığı için de bu kişi ileri bir evrede oluyor ve ona göre önlem alınıyor. Kalp yetersizliği genelde kalbin basınca karşı verdiği hormonların ölçülmesiyle ilerliyor. Bu hormonun seviyesini bularak, bu kişi hemen bir girişimsel tedaviye gitmeli, acilden alınıp koroner bölümlere gönderilmeli, diyoruz. Atriyal fibrilasyonda ise yoğunlukla yapılan testler riskle ilgilidir. Rutin tanılar dışında in vitro diagnostik testleri riske bakar. Atriyal fibrilasyon durumunun ne kadar riskli olduğunu anlamak için bazı parametreler üzerinde çalışılır. Burada yapılmak istenen, kişinin hastalık seviyesini belirleyip ona göre tedavinin seçilmesini sağlamaktır. Temelde hastalığın gelişiminin takibi için yapılır.’’
KADIN SAĞLIĞINA YÖNELİK TARAMA TESTLERİ
. Kadın sağlığı alanında tarama testlerinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
‘‘Kadın sağlığı ile ilgili ülkemizde de dünyada da en çok yapılan tarama, rahim ağzı kanseridir. Bu çok ciddi bir hastalık olduğu için tüm ülkelerin önceliklendirdiği bir alandır. Bunun devam etmesini bekliyoruz. Bunun dışında kadın sağlığı ile ilgili bir durum da erken doğuma sebebiyet veren bir sendromdur (preeklampsi). Bu sendromla ilgili çalışmalar devam ediyor. Burada gebenin ne zaman daha yoğun bir takibe girmesi gerektiği belirlenmeye çalışılıyor. Öte yandan kadınlarda yumurtalık rezervinin durumunu gösteren tanı testleri geliştiriliyor. Burada yapılmak istenen, doğum veya gebelikle ilgili sorunların yönetilmesidir.’’
DİYABETTE TANI YÖNTEMLERİNDEKİ GELİŞMELER
. Diyabetin özellikle takibi ve tanısı açısından tanı yöntemlerindeki gelişmeler neler?
‘‘Diyabette kişinin kullanabileceği cihazlar ve diyabetle ilgili belirteçlerin takibi mevcut. Bunun dışında merkez laboratuvarlarda kişinin geçmiş diyabet parametrelerinin son üç ayını ölçen ve doktora daha büyük bilgi veren testler bulunuyor. Bunlar bir arada kullanılarak diyabet hastalığının ilerlemesinin engellenmesi gerekiyor. Diğer sistemleri de bozduğu için diyabet hastalığının bir an evvel tespit edilip bu hastalığın ilerlemesini durdurmak gerekiyor. Burada hem kişinin kullandığı testler mevcut hem de hastanın diyabetin bozduğu sistemlerin ölçülebildiği merkez laboratuvarlara gitmesi gerekiyor. Yani sadece şeker ölçümü değil; diyabetin mevcut ya da potansiyel hasarlarını ölçmesi için doktoruna gidip diğer parametreleri de takip etmesi gerekiyor. Tarama veya rutin takip, imkân olduğu sürece, hastalık çıkmadan önce yapılmalıdır ve bütün kötü sonuçları engelleyeceği için çok değerlidir. Kişinin kendisini takip edebilmesi, belirtiler görüyorsa bir an evvel doktora müracaat edip erken dönemde yakalamaya çalışması çok önemlidir. Bu, tüm hastalıklar için geçerlidir.’’
İçeriği Paylaşın