Yara İyileşmesini Önleyen 4 Kritik Hata
Yara İyileşmesini Önleyen 4 Kritik Hata
Bizi Takip Et
Günlük hayatta gerçekleşen kazalar, küçük yaralanmalara neden olabiliyor. Yaraların erken iyileşmesi için uygulanan doğru bilinen yanlışlar geç iyileşmeye neden olabilirken, bazen durumu daha da sıkıntılı hale getirebiliyor. Bir yaraya iyi gelen tedavi, yöntemi başka bir yaranın daha kötü hale gelmesine yol açabiliyor. Memorial Şişli Hastanesi Yara Analizi ve Tedavi Merkezi’nden Prof. Dr. Orhan Babuçcu, yaraların iyileşmesinde halk arasında doğru bilinen yanlışlar ve doğru müdahalenin önemi hakkında bilgi verdi.
YANLIŞ BİLİNENLER DOĞRU BİLİNENLERDEN FAZLA
Yara bakımında yanlış bilinenler neredeyse doğru bilinenlerden fazladır. Bunun nedenlerinin başında tüm yaraların aynı başlık altında toplanması gelmektedir. Her yaranın tedavi şekli farklıdır ve kişiye özeldir. Yaraların mutlaka uygun bakımla tedavi edilmesi, geçmediği takdirde mutlaka yara konusunda uzman doktorlar tarafından tedavi edilmesi gerekir.
YARALARI OKSİJENLİ SU VE TENTÜRDİYOTLA TEMİZLEMEYİN
Yarayı temizlemek için kullanılan alkol ve tentürdiyot gibi maddeler sadece mikroplara değil, yaranın iyileşmesi için gerekli hücrelere de zarar vermektedir. Ayrıca sürülen alkol içerikli maddeler, yara bölgesini tahriş ederek alerjik rahatsızlıklara neden olabilmektedir. Düşme ya da kesme gibi nedenlerle oluşan yaralarda temiz su ve sabunla yıkayıp, temiz bir bezle örtmek genellikle yeterli olmaktadır. Önemli olan dışarıdan gelen mikropları yaradan uzaklaştırmaktır. Diyabetli hastaların bu tür yaralanmalarda ilk müdahalenin ardından doktora başvurması gerekmektedir.
KAŞINAN YARA ENFEKSİYON KAPMIŞ OLABİLİR
Halk arasında yaraların kaşınmaya başladığı zaman iyileştiği yönünde bir inanış bulunmaktadır. Aslında yara iyileşmesinin belirtilerinden birisinin de kaşıntı olduğu gerçektir. Ancak yara yerinde kaşıntı ve rahatsızlık hissi ilaç alerjisini, tahrişi, hatta enfeksiyon başlangıcını dahi işaret edebilmektedir. Bu yüzden yaranın çok yakından takip edilmesi gerekmektedir. Yara kenarlarında artan kızarıklık, küçük su toplamaları, yanma ya da iltihap benzeri oluşumların görülmesi durumunda vakit kaybedilmeden doktora başvurulmalıdır.
YARAYI AÇIK BIRAKMAK DAHA ÇABUK İYİLEŞTİRMEZ
Yaraların açık bırakıldığı zaman daha çabuk iyileştiği doğru değildir. Yara iyileşmesi için oksijen gerektiği doğrudur ancak yaranın hızla iyileşmesi için kuru değil nemli bir ortam gereklidir. Kurumuş bir yarada iyileşme beklemek güçtür. Yaranın kuruması sonucu oluşan kabuk aslında yaranın gerçek anlamda iyileşmesini de geciktirmektedir. Kabuk mikrop kapmayı engellediği için kötü bir durum olmasa da günümüzde yaranın hava almasını sağlayan, nemli tutan ve mikroplardan koruyan pansuman malzemeleri bulunmaktadır. Yapılması gereken; yara temizlendikten sonra, kirli bir yara ise antibiyotikli pomat da sürülerek pansumanla kapatılması ve günlük olarak pansumanın değiştirilmesidir. Yanma, kızarma, ağrı, şişme fark edildiğinde doktora başvurulmalıdır.
KÜÇÜK YARALARI KENDİ HALİNE BIRAKMAYIN
Küçük yaraların kendi kendine iyileşebileceği ve tedaviye gerek olmadığı düşüncesi son derece yanlış ve tehlikelidir. Yara kişiyi mikroplardan koruyan derinin bütünlüğünün bozulmasıdır. Buradan vücuda giren mikroplar çok daha büyük yaralara neden olabilecek enfeksiyonlar yaratabilmektedir. Özellikle diyabet gibi rahatsızlıkları olan kişiler en ufak sıyrığı bile önemsemelidir. Yara iyice temizlendikten sonra en azından bir yara bandı ile kapatılmalı ve takip eden bir hafta boyunca enfeksiyon olup olmadığı kontrol edilmelidir.
İçeriği Paylaşın