Yaz Güneşinin Cildinizi Yaşlandırmasına İzin Vermeyin
Yaz Güneşinin Cildinizi Yaşlandırmasına İzin Vermeyin
Bizi Takip Et
Yaz mevsimi ile birlikte etkisini her geçen gün biraz daha artıran güneşin sağlığımız için pek çok faydası bulunuyor. Örneğin kemik sağlığı ve bağışıklık sistemi için çok önemli olan D vitaminin de en büyük kaynağının güneş olduğu biliniyor. Ancak diğer yandan güneş ışınlarına çok fazla maruz kalmak, yaşlanma sürecini hızlandırıyor, cilt kanseri riskini artırıyor. Güneşin zararlı etkilerinden korunmak için ışınların yeryüzüne dik olarak düştüğü saatlerde dışarıda kalmamak ve koruyucu kremler kullanmak önem taşıyor. Memorial Şişli Hastanesi Dermatoloji Bölümü’nden Uz. Dr. Füsun Bilgin Karahallı, güneş koruyucu krem seçilirken dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.
Güneş ışınlarının cilt üzerinde pek çok önemli fonksiyonu bulunmaktadır. Ancak özellikle son yıllarda deri üzerine olan olumsuz etkilerinin fark edilmesiyle beraber güneşten korunmanın gerekliliği ortaya çıkmıştır. Güneşten gelen UV (ultraviole – mor ötesi) ve IR (infrared- kızılötesi) ışınlar bulunmaktadır. Cilde direkt etkisi bulunanlar daha çok UV ışınlarıdır. UV ışınlarından UVA, deride dermis tabakasına kadar ulaşabilir, kızarıklık yapıcı ve kanser yapıcı etkileri bulunur. UVB ise ozon tabakasında kısmen tutulur fakat UVA gibi kızarıklık ve kanser yapıcı etkileri vardır.
İYİ BİR GÜNEŞ KREMİ HEM UVA HEM UVB’YE KARŞI ETKİLİ OLMALI
Güneşten korunmak için bilinen ve en yaygın kullanılan önlem koruyucu kremlerdir. Güneş koruyucu kremler deriye ulaşan UV ışınlarını yansıtan, emen ya da saçan ajanlardır. Krem, jel, losyon, sprey şeklinde olup, SPF ile ifade edilen çeşitli derecelerde güneş koruma faktörleri içerirler. İyi bir güneş koruyucu;
- Geniş spektrumlu yani hem UVA hem de UVB ‘ye karşı etkili olmalı
- Suya ve terlemeye dayanıklı olmalı
- Cildi tahriş etmemeli,
- Toksik olmamalı,
- Yeterli bir SPF’ye yani güneş koruma faktörüne sahip olmalıdır.
Güneş koruyucular etki mekanizmalarına göre inorganik (fiziksel) ve organik (kimyasal) olarak ikiye ayrılmaktadır. Fiziksel güneş koruyucular deride bariyer oluşturup UV ışınlarını yansıtarak etki göstermektedir. Çinko oksit, titanyum dioksit, demir oksit gibi maddeler içermektedirler. Kimyasal güneş koruyucular, UV ışınlarını absorbe ederek etki gösterirler bu yüzden fotoalerjik reaksiyonlara neden olabilmektedirler. PABA türevleri, sinnamad esterleri, salisilat esterleri, benzofenonlar bu grupta yer almaktadır.
GÜNEŞ KREMİNİ CİLT TİPİNİZE UYGUN SEÇİN
Güneş koruyucu ürünlerin cilt tipine ve ten rengine göre seçilmesi gerekmektedir. Örneğin kuru cilt tipi olanlar, yoğun kıvamlı ürünler kullanabilirken; yağlı ve akneli ciltler, akışkan kıvamlı, yağlı olmayan ürünler kullanabilir. Ayrıca açık tenliler, koyu tenlilere göre daha geç bronzlaşır ve daha çok kızarırlar. Açık tenli kişiler bu nedenle, koyu tenlilere göre daha yüksek koruma faktörü içeren ürünler tercih etmelidir. Bu konuda mutlaka dermatoloji uzmanına danışılmalıdır.
D VİTAMİNİ İÇİN GÜNDE 15 DAKİKA GÜNEŞLENMEK YETERLİ
Kemik sağlığı ve bağışıklık sistemi için çok önemli olan, büyük kısmı güneşten sağlanan D vitamininin Vitamin D2 ve vitamin D3 olmak üzere 2 formu vardır. Vitamin D3 güneş ışınlarının etkisiyle ciltte bulunan provitamin D’nin vitamin D3’e dönüşmesiyle oluşmaktadır. Sadece güneşlenmek yetmez ayrıca besinlerle alınan D vitamininin bağırsaklardan da emilimi olmaktadır. Mart ve ekim ayları arası D vitamini açısından en etkili dönemdir. Bu aylarda özellikle güneş ışınlarının yeryüzüne dik geldiği 11.00 ve 15.00 saatleri arası D vitamini için en uygun saatlerdir. D vitamini alabilmek için saatlerce güneşte kalmak son derece sağlıksızdır. 15-20 dakika kol, dirsek altı, bacak ve diz altı bölgelerinin güneş görmesi D vitamini sentezi için yeterlidir. Bunun dışında güneşten korunmak için mutlaka koruyucu ürün sürülmeli ve belirli aralıklarla tekrarlanmalıdır. Şapka ve gözlük kullanımı da yaz aylarında güneşin zararlı etkilerine karşı, sınırlı da olsa, koruyuculuk sağlayabilmektedir.
“YETERİNCE BRONZLAŞTIĞIM İÇİN KORUYUCU GEREKMEZ” DİYE DÜŞÜNMEYİN
Bronzlaşmak estetik açıdan daha çok tercih edilse de cildi daha sağlıklı yapmamaktadır. Aksine bronzlaşırken güneşin zararlı etkilerine daha fazla maruz kalınmaktadır. Bronzlaşmak için solaryuma girmek de sakıncalıdır. Solaryum cilt kanseri ve yaşlanma etkilerini artırmaktadır. Belirli bir süre güneş koruyucu kullandıktan ve bronzlaştıktan sonra cildin güneş ışınlarına alışması söz konusu değildir, güneş koruyuculara mutlaka devam edilmesi gerekmektedir.
GÜNEŞ KUMDAN YANSIYARAK DA CİLDİNİZE ZARAR VEREBİLİYOR
Güneş ışınlarının cilde verdiği hasarları etkileyen bir takım faktörler bulunmaktadır. Güneşe maruz kalan kişinin deri tipinin açık ya da koyu olması oluşabilecek hasarın boyutunu etkilemektedir. Açık tenli bir kişi güneş ışınlarına karşı daha hassas olmaktadır. Bunun yanında çocuklar, yaşlılar ya da ailesinde cilt kanseri öyküsü olanlar güneş ışınlarına çok daha fazla dikkat etmelidir. UV ışınlarının en yoğun olduğu öğle saatlerinde, ışınlara çok uzun süre maruz kalınması sonucu ışınlar vücutta birikici etki yaparak cilt hasarına neden olmaktadır. Direkt ışınların haricinde asfalt ve kumla yansıyan ışınlar da cilde hasar vermektedir.
İçeriği Paylaşın