Yeni Araştırma: Elektronik Sigaralar Astım Riskini 2 Kat Artırıyor!
Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği (AİD) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Demet Can, son dönemde kullanım yaşı düşen ve gençleri tehdit eden elektronik sigaraların 2 kat daha fazla astım riski barındırdığını ve mevcut astımı ağırlaştırdığını söyledi.
Bizi Takip Et
Fransa Ulusal Meclisi’nde, tek kullanımlık elektronik sigaraların satışını yasaklayan tasarı oy birliğiyle önceki günlerde kabul edilirken yasa tasarısı ile “Puff Bar” olarak da bilinen kullan-at elektronik sigaraların satışına yasak getirilmesi hedefleniyor.
Başbakan Elisabeth Borne daha önce konuya ilişkin yaptığı açıklamada, tek kullanımlık elektronik sigaraların 18 yaş altı gençlerde kullanımının arttığına dikkati çekmiş ve ‘tütünle mücadele ulusal planı’ kapsamında bu sigaraların da yasaklanmasını gündeme getirmişti. Borne, tütün oranının düşük olması ile pazarlanan ürünlerin, gençlere ‘sigara kullanma alışkanlığı’ kazandırdığını ve bunun önüne geçilmesi gerektiğini vurgulamıştı. Durum sadece Fransa için değil diğer ülkelerle birlikte Türkiye için de bir risk teşkil ediyor. Çünkü elektronik sigaraların kullanım yaşı günden güne düşüyor.
KORE’DEKİ LİSE ÖĞRENCİLERİ ARASINDA ELEKTRONİK SİGARA KULLANIMI ARAŞTIRILDI
Elektronik sigaraların, tütünü yakmadan nikotin aerosolleri sağlayan, pille çalışan elektronik cihazlar olduğunu söyleyen Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Demet Can, cihazların bir sensör, bir pil, bir nikotin kartuşu, ısıtma elemanı, nikotin çözeltisini barındıran cam elyaf fitil ve rezervuardan oluştuğunu ve kullanım pratikliği nedeniyle de elektronik sigaraların kullanımının son yıllarda dünya çapında bariz bir şekilde arttığını söyledi.
Yetişkinler arasında elektronik sigara kullanımının İspanya'da %6,5 ve Amerika Birleşik Devletleri'nde %8,5 olarak saptandığını ifade eden Prof. Dr. Demet Can, genel olarak elektronik sigaraların sigarayı bırakmaya yardımcı olması için ya da kokusuz olması nedeniyle sigaralara alternatif olarak kullanıldığını, sigaradan daha az zararlı olarak lanse edilse de son araştırmaların elektronik sigara aerosollerinin tütüne özgü nitrozamin, formaldehit ve asetaldehit gibi toksik maddeler içerdiğini söyledi. Sigara içmenin astımla ilişkili olumsuz etkileri hakkında kanıta dayalı raporlar bulunduğunun altını çizen Prof. Dr. Can, benzer şekilde elektronik sigara içmenin var olan astımın ağırlaşmasına neden olduğunu ve astım atakları için risk faktörü olduğu ifade etti.
Elektronik sigara kullanımının doğrudan astıma neden olup olmadığının da araştırıldığını söyleyen Can, “Kore’de lise öğrencileri arasında, elektronik sigara kullanımı ve astım ilişkisine yönelik yapılan araştırmada son 12 ay içinde yeni tanı almış hastalar incelendi ve elektronik sigara içenlerde astımın 2 kat daha fazla olduğu saptandı. Benzer bir çalışma ABD’de yapıldı ve astım sıklığına bakıldı. Sonucunda elektronik sigara içmeyenlerde astım %7 iken elektronik sigara içenlerde %10 olarak saptandı” diye konuştu.
Elektronik sigardaki nikotin solüsyonunun solunmasının, eozinofiller de dahil olmak üzere inflamatuar hücrelerin hava yollarında artmasıyla astım semptomlarını kötüleştirdiğini, bunun da hava yolu inflamasyonuna ve aşırı duyarlılığa yol açtığı bilgisinin hayvan deneylerinde kanıtlandığını söyleyen Demet Can, ayrıca elektronik sigara dumanı solunduğunda nikotin ile birlikte cam elyaf parçalarının solunmasının da mümkün olduğunu, sonuç olarak solunum sisteminin cam elyaf parçalarına maruz kalabileceğine dikkat çekti.
ASTIM GELİŞİMİNE KATKIDA BULUNUYOR
Prof. Dr. Demet Can, “Cam elyaflar bronş ağacındaki iltihaplanma sürecine katkıda bulunan toksik oksijen radikallerinin ve süperoksit dismutazın (SOD) üretimi ile ilişkili olarak astım gelişimine katkıda bulunurlar. En önemlisi de nikotinin etkisidir. Astım tanısı alan çocukların yatak odalarından çıkan tozlardaki nikotin konsantrasyonları, kontrollere göre önemli ölçüde daha yüksek bulunmuştur. Yakın zamanda yapılan bir çalışmada elektronik sigara dumanında kalay, krom ve nikelden oluşan nanopartiküllerin (<100 nm çapında) varlığı görülmüştür. Nanopartiküllerin hayvanların akciğer ve kalp dokularında oksidatif strese ve iltihaplanmaya neden olduğunu ve bu nedenle astıma neden olmada rol oynayabileceği düşünülmektedir” diyerek sözlerini tamamladı.
İçeriği Paylaşın