Yenidoğan Sarılığı Nedir?
Yenidoğan Sarılığı Nedir?
Bizi Takip Et
Sarılık, yenidoğan bebeklerle ilgilenen herkesin en sık gördüğü belirtidir. Yaklaşık üç bebekten ikisinde görülebilen sarılık; doğumdan sonraki ilk 2-3 haftada bebeğin cildinde ve göz akında farkedilen sarı renge verilen adıdır. Cilde sarı rengi veren maddeye bilirubin, sarılık tablosuna ise hiperbilirubinemi denir.
Vücutta bulunan bilirubinin esas kaynağı belirli sürede parçalanan kırmızı kan hücreleridir. Yenidoğan bebeklerde bilirubinin birikmesinin iki nedeni vardır:
1. Fazla sayıda olan kan hücreleri, normalden daha büyük bir hızla parçalanır ve açığa büyük miktarda bilirubin çıkar.
2. Bilirubin normalde karaciğere taşınarak orada bir dizi reaksiyondan geçer ve vücuttan atılabilir hale gelir. Ancak yenidoğan bebekte karaciğerin bilirubini kandan alması ve işleyerek vücuttan atması çok yavaş seyreder.
Bu iki faktör bilirubinin kanda daha kolay birikmesine neden olur. Bu duruma fizyolojik sarılık denir ve bebeğin geçiş döneminde yaşadığı normal bir süreçtir. Bilirubin temizleme mekanizması olgunlaşıp, parçalanan kan hücre miktarı da azaldığında, sarılık da azalmaya başlar. Bilirubinin vücuttan atılımını hızlandıran bir diğer önemli faktör bebeğin beslenmesidir. Beslenme miktarı ve sıklığı ne kadar artarsa, dışkılama sayısı ve buna bağlı olarak da bilirubin atılımı o kadar hızlı olur.
Normal seyir nedir?
Sarılık normalde yaşamın 2.-3. gününde belirir, bilirubin düzeyi 5.-6. güne dek yükselebilir ve genellikle haftanın sonlarına doğru inişe geçer. Sarılık önce bebeğin alnında ve yüzünde başlar. Arttıkça gövdeye, kol ve bacağa yayılır. Azalırken de ters yönde ilerler. Bazı bebeklerde tek bulgu cildin sarı olmasıdır, bazılarında ise buna ek olarak uyku hali olabilir.
Nasıl anlaşılır?
Sarılığın derecesi her zaman cilde bakmakla anlaşılmayabilir. Günün saatine, odanın aydınlığına, bebeğin cilt rengine ya da prematüre (37 haftadan erken doğum) olup olmadığına göre sarılık tonu değişebilir. Bu nedenle özellikle iyi beslenmeyen bebeklerin sarılık derecesinin erken saptanması ve sık aralıklarla kontrol edilmesi çok önemlidir. Günümüzde sıklıkla bebekler hastaneden taburcu olurken bilirubin değerlerine bakılarak gönderilmektedir. Doğum şekline bağlı olarak bebeğin hastaneden eve gitme süresi değişebilir. Normal doğum sonrası 24.saatte ya da sezaryenle doğum sonrası 48-72. saatlerde eve giden bebeklerin bilirubin değerleri farklı olacaktır. Erken dönemde düşük bir değerle eve giden bebek, en yüksek düzeye ilerleyen günlerde ulaşabilir. Erken dönemde tekrar doctor ya da hemşire kontrolünden geçmesi bu yüzden önemlidir.
Bilirubinin zararı var mı?
Bilirubinin çok yüksek değerlere çıktığı durumda, beyin hasarı riski vardır. Bilirubin takibinin iyi yapılmadığı, fototerapi tedavisi denen ışık tedavisinin etkin olmadığı eski zamanlarda daha çok görülen bu tablo azalmakla beraber günümüzde de görülebilmektedir. Fizyolojik sarılık denen normal yenidoğan sarılığı tanım olarak böyle bir riski taşımamasına rağmen, uzayan ya da alışılagelenden daha erken başlayan ve hızlı seyreden durumlarda çok dikkatli olmak gereklidir.
Fizyolojik olmayan sarılık sebepleri:
İlk 24 saatte başlayan, ya da ilk haftadan sonra başlayan sarılık her zaman özel araştırma gerektirir. 3 haftayı aşan sarılıkların da özel testlerle araştırılması gereklidir. Anne-bebek arasındaki kan grubu uyuşmazlığı (ABO veya Rh), hemolitik anemi denen kan hücrelerindeki parçalanmanın arttığı bazı kan hastalıkları, karaciğeri etkileyen enfeksiyonlar ya da safra kanalı tıkanıklıkları, metabolik hastalıklar fizyolojik olmayan sarılık nedeni olabilir.
Sarılık tedavisi için ne yapılabilir?
Sarılığın derecesi az miktarda kan alınarak yapılan bilirubin testiyle koyulabilir. Günümüzde bilirubin düzeyini ciltten ölçebilen cihazlar da kullanılmaktadır ancak hızla yükselen sarılık durumunda, ya da tedavi planında değişiklik yapmayı gereken durumlarda, bilirubin düzeyinin kanda belirlenmesi çok daha güvenilir bir yöntemdir.
Fototerapi
Fototerapide ultraviyole ışığın yardımıyla bilirubinin kimyasal yapısı değişir ve suda çözünür hale gelir. Bu bilirubinin idrarla da atılmasını kolaylaştırır, bir yandan da beyine zarar verme riskini ortadan kaldırır: Fototerapi uygulandığında doğru ışınla, cilde doğru mesafede ve doğru güçte uygulanması başarıyı arttıran faktörlerdir.
Bilirubin düzeyini düşürmek için fototerapi tedavisi gerekiyorsa, anne-bebeği ayırmadan ve emzirme sıkılığını bozmadan bu tedaviyi verebilecek bir düzen kurmalıdır. Fototerapi, bebeğin üzerne yatırıldığı özel bir battaniyeyle, ya da anneyle aynı odada kalarak özel bir yatağın içinde de verilebilir.
Beslenmenin önemi
Fototerapi, bilirubinin yapısını değiştirerek atılımını kolaylaştırır ancak en az onun kadar önemli bir diğer faktör bebeğin yeterli beslenmesidir. Barsak hareketlerinin artması, annesütüyle beslenmenin de artmasına bağlıdır. Fototerapi alan bebeğin sık aralıklarla emzirilmesi, ya da emecek kuvvette değilse, çekilen sütle kaşık veya kadeh kullanılarak beslenmesi çok önemlidir. Sağıldığında yetersiz annesütü gelen annelerin bebeklerine doktor onayıyla mama da verilebilir. Günler içinde annesütü arttığında mamaya ihtiyaç kalmayacaktır.
Kan değişimi:
Günümüzde kullanılan fototerapi cihazları bilirubin seviyesini düşürmekte son derece etkili olduğundan, kan değişimine gerek eskiden olduğundan çok daha enderdir.
EMZİRİLEN BEBEKLERDE NE YAPILMALI?
Erken, sık emzirme vücutta bilirubinin birikmesini engelleyerk sarılığı düşük seviyede tutar. Bilirubin bebeğin dışkısıyla atılır. Annesütünün kolay sindirilebilen ve neredeysa laksatif sayılabilecek özelliği bilirubinin de atılımını arttırarak kandaki seviyesini düşük düzeyde tutar..
İlk haftalarda bebek günde 8-12 kez emzirilmelidir. 4. günden sona yeterli beslenen bir bebeğin günde 4-6 ıslak bezi, 3-4 dışkısı olmalıdır. Sarılığı azaltmak için şekerli su verilmesinin hiçbir faydası görülmemiştir. Aksine, midenin suyla dolu olduğu durumlarda bebek daha az emmek isteyeceği için, az dışkılar. Bu durumda vücuttan bilirubin atılımı daha da az olur.
Sarılık bazen bebekleri ‘uykulu’ yapabilir. Uykulu bebeklerde beslenmenin iyi düzeyde devam ettiğinden emin omak için annenin bebeğini sık sık uyandırarak emzirmesi ve çıkardığı idrar ve dışkı miktarını yakından gözlemesi gereklidir.
UZAMIŞ SARILIK
Bazı bebeklerde sarılık haftalarca sürebilir. Yapılan çalışmalar annesütü alan bebeklerdeki ortalama bilirubin değerlerinin, mama alanlara nazaran 2-3 mg daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bunun sebebi henüz tam olarak aydınlatılamamakla birlikte, annesütünde, bilirubinin barsağa gittikten sonra tekrar geri emilmesine neden olan bir madde içerdiği düşünülmektedir. Çoğu kez 2-3 haftaya yayılan sarılık annesütü alanlarda daha sık görülür. Anne sütü sarılığı da denen bu tür sarılıkta klasik olarak 24-48 saat boyunca sütün kesilip bebeğin mamayla beslenmesi seviyeyi düşürüp annenin ve doktorun endişesini giderebilir. Bu süreçte annenin sütünü sağarak devamını sağlaması ve mümkün olan en yakın zamanda tekrar emzirmeye başlaması gerekir. Bu tür sarılığın bebeğe zarar verebilecek düzeylere gelmesi son derece nadirdir.
ENFEKSİYONLA İLİŞKİSİ VAR MI?
Yenidoğanın fizyolojik sarılığı bir enfeksiyon değildir. Çeşitli mikroplar karaciğeri etkileyerek hepatit denen ve sarılıkla seyreden hastalıklara neden olabilirler. Bunlardan hepatit A virusu Türkiye’de sık görülen ve dışkıyla kirlenen eller, besinler aracılığıyla kişilere bulaşan bir mikroptur. Hepatit B virusu ise kan ve cinsel yolla bulaşabilen ve kronikleşebilen bir hepatit türüdür. Yenidoğanlara doğumdan itibaren ilk 6 ayda 3 doz yapılan hepatit B aşısı, bu hastalığa karşı alınacak en önemli önlemdir.
Dr. Pınar Dayanıklı
Acıbadem Maslak Hastanesi Çocuk Hastalıkları ve Yenidogan Hastalıkları Uzmanı
www.acibadem.com.tr
İçeriği Paylaşın