Yeşil Sahada Ölümden Dönen Ümit Özat: “Çok Suratsızdım, şimdi Daha Neşeli Oldum”

Yeşil Sahada Ölümden Dönen Ümit Özat: “Çok Suratsızdım, şimdi Daha Neşeli Oldum”

Yeşil Sahada Ölümden Dönen Ümit Özat: “Çok Suratsızdım, şimdi Daha Neşeli Oldum”

Bizi Takip Et


A Haber’in sağlık programı Medikal’e katılan eski milli futbolcu, teknik direktör Ümit Özat kendi hastalığından yola çıkarak günümüz futbolcularına “Allah’a sağlık ve sıhhat verdiği için, böyle bir mesleği yaptıkları için dua etmeleri lazım. Bu günün futbolcuları bir madenci kadar ağır çalışıyor ama bunun karşılığını alıyorlarsa ve sermayeleri vücutlarıysa buna en iyi şekilde bakmaları lazım” diye önerilerde bulundu.

2008 senesinde yeşil sahada kalp rahatsızlığı nedeniyle ölümden dönen Ümit Özat, Medikal’in “İyileşme Öyküleri” köşesinde gazeteci Esra Kazancıbaşı Öztekin’in sorularını yanıtladı. Hastalığından sonra hayata bakışının değiştiğini belirten Ümit Özat “Önceden çok suratsızdım; bir maç kaybettiğimiz zaman evimiz sanki cenaze evi gibi oluyordu. Hayatta işten başka birtakım şeyler olduğunu, işi iş zamanında yapmayı ve bunları eve yansıtmamam gerektiğini öğrendim. Bu olaydan sonra biraz daha neşeli olduğumu düşünüyorum” diye konuştu.

Geçirdiği sağlık probleminden sonra futbol camiasından herkesin kendisini aradığını, ancak Ali Şen’in “Sana doktor göndereyim mi” sözlerini unutamadığını söyleyen Ümit Özat “Çalışmadığımız insanlardan bunu görünce, yıllarınızı verdiğiniz ve Fenerbahçe’nin son 13 yılda yaşadığı beş şampiyonluğun üçünde takım kaptanlığını yapmış ve kupayı kaldırmış biri olarak daha fazla çalıştığınız insanlardan ilgi beklemeniz kadar doğal bir şey yok.  Ama benim Fenerbahçe camiasına kırgınlığım mümkün bile olamaz. Şahıslarla mutlaka kırgınlığımız olabilir. Duyuyoruz, bizlerin yani benim gibi ayrılan birtakım oyuncuların fotoğraflarının koridorlardan kaldırıldığını… Oradan fotoğraf kalkabilir bu fazla önemli değil. Çünkü her sene birileri gelecek ve birilerinin fotoğrafları kalkacak ama tarihten kaldırımazsınız” şeklinde görüşlerini dile getirdi.

Maç esnasında kalbinin durduğunu ve kalp masajıyla yaşama döndüğünü öğrenen Ümit Özat’a yaşadığı sağlık problemi neler öğretti? Doktorlarının “Futbol oynayamazsın” sözlerini duyduğunda neler hissetti? Hedefleri neydi, hastalık yaşam rotasını nasıl etkiledi? Yapımcılığını ve sunuculuğunu Esra Kazancıbaşı Öztekin’in yaptığı Medikal’de Ümit Özat kalp rahatsızlığını ilk kez tüm yönleriyle anlattı.

“KÖLN’DE KAPTAN OLUNCA 1 AYDA 16 KİLO VERMİŞTİM”

. 2008 senesinde Köln’de forma giyerken önemli bir sağlık sorunu yaşadınız. Spor medyasında haber ‘Ümit Özat sahada kalp krizi geçirdi’ şeklinde yer aldı. ‘Ümit Özat’ın kalbi durdu’diyenler de oldu. Doğru olan neydi?
“Hayatım boyunca efor testlerinde hiç ilk dörde girmedim. Hep ilk üç içinde yer aldım.17 sene futbol oynadım. Spor hayatım boyunca 17 antrenman kaçırmamışımdır. Bu, senede bir antrenman kaçırmaya gelir ki, çok büyük başarıdır.

Fenerbahçe’den sonra gittiğim Köln’de efor testlerinde yine inanılmazdım. Alman doktor bile tahtaya vurmuştu ‘Allah nazardan saklasın’ demişti. Bir sene sonra ikinci ligde şampiyon olup birinci lige çıkmıştık. O dönemde ailemi alıp tatile gitmiştim. Orada Köln takım kaptanlığına getirildiğim haberi geldi. İnanılmaz bir çalışma temposuna girdim. Tatilde günde bir dilim ekmek ya yerdim ya yemezdim. Her gün bir saate yakın spor yapardım. Spor ve diyetle bir ay gibi bir sürede 16 kilo vermiştim. Günde 600 tane karın kası yapıyordum Çünkü kendimi bir kere daha ispat etmek istiyordum.

Bir gün yine kardiyoya girdiğimiz dönemde doktorun yüz şeklinden anladım. Yüzünün rengi bembeyaz oldu. Kalbimde ritm bozukluğu olduğunu söylediler. Gittiğim bir başka kardiyolog ise dişlerimde problem olup olmadığını sordu. Ben de problem olduğunu söyleyince, önce diş doktoruna gitmemi önerdiler. Aslında o dönemde efor testine tabii tutuldum ama her şey normaldi.

Diş doktoruna gittim, tedaviye başlandı. Dişimde sekiz -dokuz tane çürük vardı. Günde iki defa diş tedavisine gidiyordum. Sabah antrenmana çıkıyor öğlen dişhekimine  gidiyordum. Sonra akşam antrenmana gidiyor,  çıkışta tekrar diş kliniğinoe tedavime devam ediliyordu. Hazırlık kampında doktoruma sürekli bir sorun olup olmadığını soruyordum.”

 “NEFES ALAMAMAYA BAŞLADIM”

. Almancayı orada öğrendiniz. Doktorunuzla aranızda hastalığınız konusunda bir lisan problemi yaşanmış olabilir mi?
“Hayır, mümkün değil çünkü her zaman yanımda tercüman vardı. Antrenman ve maça çıkmadan önce bile doktora soruyordum. Ligin ilk iki maçı oldu ve yine inanılmaz bir performans sergiledim.

Ligin ilk iki maçı ritim bozukluğu teşhisinden bir ay sonra oynanan maçlardı. O süre boyunca günde iki antrenman, hazırlık kampları, maçlar da vardı. Yani teşhis konduktan sonra rutin futbol hayatımıza devam ettim. Üçüncü maça sıra geldi. Bir- iki pozisyon peş peşe ileri çıkmam gerekiyordu ve o an bir nefes darlığı hissettim. Nefes alamamaya başladım zaten ondan sonra da görüntüler malum… Birileri dili boğazına kaçtı dedi, birileri kalp krizi geçirdi dedi.

Bu süre zarfı içerisinde pek çok doktor gezdim. Amerika’da 12 bin kişinin önünde by-pass yapan bir doktora gittim. En son Amerika’ya Dr. Murat Tuzcu’ya gittim. Efor testine çıktım, kardiyoya çıktım. Orada 1’den 10’a kadar sıralamalar vardı,. 10 artık dilin dışarıya çıktığı, kişinin en çok yorulduğu yerdir. 7’ye kadar bunu yapıyordum ve her üç dakikada bir benden kan alıyorlardı. Fakat bir sıkıntı yoktu, hemşireler gülüyordu bu nasıl kalp rahatsızlığı diye…

7’nci aşamaya kadar yapabildim ancak çünkü futbola 6 ay ara verdikten sonra yapılan bir testti bu. 6 ay boyunca sadece beta bloker kullandım. Çünkü bana miyokardid dedikleri kalp kası iltihabı teşhisi konuldu. Bunun da en önemli tedavisi istirahatti.”

Amerika’ya gittikten sonra  ‘Herhalde futbola geri döneceğim’ diye düşündüm. Dr. Murat Tuzcu ile bir gün sonra hastanede yürürken ritim bozukluğu uzmanı ile karşılaştım. ‘Mr.Ümit futbolculuk kariyerini bitirebilirsin’ dedi. Maç görüntünü defalarca izledik.  ‘Senin o görüntülerde kalbin durmuş’ dedi.

“FUTBOL TOPUNA ŞÜKRETMEMİZ GEREKİR”

. Futbolu bırakmanız gerektiğinizi öğrendiğinizde kaç yaşındaydınız? Kaç yıl daha futbol oynamayı düşünüyordunuz?
“32 yaşındaydım. Aslında bir bıkkınlık vardı ama asla futbolla karşı değil… Biz bir Allah’a yatar kalkar dua ederiz bize sağlık sıhhat versin diye… Bir de futbol topuna şükretmemiz gerekir… Çünkü o topun sayesinde bir yerlere geldik. Futbol benim için ailemden sonraki en önemli şey…

Yaşananlardan dolayıydı bu bıkkınlık… Gerek geçmişte Fenerbahçe’de yaşamış olduklarım ve Köln’de ilk sene çekmiş olduğum sıkıntılar vardı. Bir an önce teknik adamlık yapmak istiyordum. Annem ve babam benim için çok önemlidir.
Hep babamın teknik adamlık yaptığımı görmesini isterdim. Bu olay olmasaydı belki ben hala oynuyordum. Ben çalışmayı seven bir adamım; hayatım futbol…

“YAŞANACAĞI VARMIŞ, YAŞANDI”

. O dönemde medyada eşinizin ve kızınızın futbol oynamanızı istemediği hakkında haberler çıktı. Tabii bir hasta yakını olarak öncelikle sağlığınızı düşündüler…
“Eşim ve çocuklarımla gurur duydum. ‘Bize sen lazımsın’  dediler. Bu benim için çok önemli. Bu desteği verdikleri için teşekkür ediyorum hatta teknik adamlığa başladığım zamanlar Daum’un yardımcısıyken Köln’de antrenmana gidiş gelişlerimde bile futbol oynayacağımı düşünüyorlardı. Dolayısıyla yaşanacağı varmış ve yaşandı, isyan etmenin anlamı yok.”

“HASTALIKTAN SONRA HAYATA BAKIŞIM DEĞİŞTİ”

. Hastalık insanlara mutlaka bir şeyler öğretiyor. Siz yeşil sahalarda ölümden döndüğünüz günden bu yana yaşadıklarına baktığınızda hastalık size ne öğretti? Kendinize daha fazla zaman ayırmanız gerektiğini mi öğrendiniz  ya da mesela futbol camiasındaki dostların sahte olduğunu mu?
“Bir defa neyseniz osunuz değişemiyorsunuz. Ölüm olunca her şey konuşuluyor ama sonrasında bir şekilde hayat devam ediyor. Tabiî ki zor günlerinizde gerçek dostlarınızı görüyorsunuz. Bunlar önemli şeyler… Biz de gördük, keşke bunlar yaşanmasaydı da biz de görmeseydik… Kimin gerçek dost, kimin sahte dost olduğunu biliyoruz artık…

Hastalıkla hayata bakışım değişti. Önceden çok suratsızdım; bir maç kaybettiğimiz zaman sanki cenaze evi gibi oluyordu. Hayatta işten başka birtakım şeyler olduğunu, işi iş zamanında yapmayı ve bunları eve yansıtmamam gerektiğini öğrendim. Bu olaydan sonra biraz daha neşeli olduğumu düşünüyorum. Bunu benim anlatmamdan ziyade yakınımdakilerin anlatması lazım.”

“HER SAĞLAM İNSAN HASTA ADAYIDIR”

. Bugünü daha iyi yaşamaya başladınız değil mi?
“Kalp öyle bir şey ki, başınız ağrıyor eliniz gidiyor, dişiniz ağrıyor eliniz gidiyor, diziniz ağrıyor eliniz gidiyor ama kalbe eliniz uzanmıyor. Bunun bir çözümü yok! Ne zaman, nerede olacağı belli olmuyor.Aslında her sağlam insanda bir hasta adayıdır. Yarın hangimizin başına ne geleceği belli olmaz. Dolayısıyla ne kadar yaşarız orasını Allah bilir. 36 yaşındayım ve 32 yaşında bunu yaşamak varmış.

Esasında bu konuda her şeyi öğrendim, sorunu olanlara anlatıyorum. Yaşadığımız hayat çok suni, yediğimiz içtiğimiz her şey böyle… Başımıza ne geleceğini bilemiyoruz. Dolayısıyla Allah beterinden korusun diyorum.”

“FOTOĞRAFLARIMIZI KALDIRABİLİRLER AMA TARİHTEN KALDIRAMAZLAR”

.  “Hastalanınca insanlar dostlarını biliyor” dediniz. Yıllarca Fenerbahçe formasını sırtınızda taşıdınız. Kaptanlık yaptınız. Köln’e gitmeden önce şampiyonluk kupasını kaldırdınız. Hastalandıktan sonra Fenerbahçe camiasından sizi kimler aradı? Başkan Aziz Yıldırım, yöneticiler, aynı formayı giydiğiniz arkadaşlarınız aradı mı? Size geçmiş olsun dilekleri ilettiler mi?
“Galatasaraylı duruşu, Fenerbahçeli duruşu var derler… Bence insanca bir duruş vardır öncelikle… Tabiî ki herkes aradı, beni en çok duygulandıran Ali Şen başkanımızın ‘Doktor göndereyim mi’ demesi oldu. Bana evinin en güzel odasını tahsis etmesi, beni ağırlaması çok güzeldi. Çalışmadığımız insanlardan bunu görünce, yıllarınızı verdiğiniz ve Fenerbahçe’nin son 13 yılda yaşadığı beş şampiyonluğun üçünün de takım kaptanlığını yapmış ve o kupayı kaldırmış biri olarak daha fazla çalıştığınız insanlardan ilgi beklemeniz kadar doğal bir şey yok. Ama benim Fenerbahçe camiasına kırgınlığım mümkün bile olamaz. Çünkü Fenerbahçe’yi kalbimizden söküp atılmasına müsaade etmeyiz.

Ama şahıslarla mutlaka kırgınlığımız olabilir, duyuyoruz. Bizlerin yani benim gibi ayrılan birtakım oyuncuların fotoğraflarının koridorlardan kaldırıldığını… Oradan fotoğraf kalkabilir bu fazla önemli değil. Çünkü her sene birileri gelecek ve birilerinin fotoğrafları kalkacak ama tarihten silemezsiniz… Aslında bu konuda çok da fazla bu konu hakkında konuşmak istemiyorum.”

. Tüm takım arkadaşlarınız sizi aradı mı? Geçmiş olsun ziyaretine geldi mi?
“Alex’ten tutun Nobre’ye kadar herkes geldi. O an o formayı giydiğim bütün arkadaşlarım aradı. Aramadı desem yalan söylemiş olurum. Aziz Bey’den tutun bütün yöneticiler aradı. O dönem futbol federasyonu başkanı da aradı, başbakan da aradı.”

“81 KİLODAN 100 KİLONUN ÇOK ÜZERİNE ÇIKTIM”

. Sizi epey kilo almış gördüm. Kalp hastalığı açısından bu bir risk.. Ne yapıyorsunuz? Kilo kontrol programına girmeyi düşünüyor musunuz?
Ben Türkiye’ye çalışmak için dönmüştüm, teknik direktörlük yapıyordum. Bu sene birtakım teklifler geldi dolayısıyla fikir olarak anlaşamadığımız için çalışma uzadı. Bu süre 8 ay gibi bir süre oldu, Öyle zamanlar gelecek ki dinlenme günlerimi arayacağım.

. Peki, kaç kilo aldınız?
“Futbolu bıraktığımda 81 kiloydum, şimdi 100 kilonun çok üstündeyim. Vermem lazım en büyük zenginlik fit olmak”

. Sıkıntıdan mı yiyorsunuz?  İştahınız mı açıldı?
“Mesela cumartesi pazar günü oluyor, maçlara takılıyorsunuz. Yeri geliyor stada gidiyor, yeri geliyor evde oluyorsunuz. Pazartesi, salı, çarşamba, perşembe, cuma günleri diziler var. Bizde de adettir yemekten sonra çay gelir, kuruyemiş gelir, meyve gelir. Gelir var, gider yok. Böyle olunca da yakışmıyor.”

. Şu an doktor kontrolünde misiniz?
“Evet, doktora gidiyorum. Muhtemelen çalışmaya başlayınca kilo veririm.
Ben yasak sevmiyorum önce de pek çok doktora gittim. Şöyle bir örnek vereyim, ben Almanya’dayken oğlum küpe takmak istediğini söyledi, onay verdim. Alışverişe gittik, küpe taktık, ona inanılmaz güzel geldi. Şimdi ise takmıyor. Belki yasaklasaydık onun içinde uhde olacaktı. Kurallarla yaşamayı sevmiyorum,bu yüzden de diyet yapmakta zorlanıyorum.”

. Futbolda yaptığınız da kurallara uymak değil mi?
“Biz alışmışız direksiyon hep bizim kontrolümüzde olsun istiyoruz. Ama mutlaka bir yerden sonra bu kurallara uymamız lazım. En azından kendi sağlığımız için.”

“FUTBOLCULAR MADENCİLER KADAR AĞIR ÇALIŞIYOR”

. Kendi hastalığınızdan yola çıkarak spor yapan gençlere sağlık kontrolleri konusunda neler önermek istersiniz?
“Öncelikle düzenli beslenmeleri lazım… Ben bu kadar profesyonelliğimin yanında, Bülent Korkmaz olsun, Tayfur abi olsun, bizim gibi birkaç oyuncu gerçekten elle gösterilirdi. Ama kendi adıma konuşayım, yediğimiz yemeğin, tatlının kalorisini futboldan sonra öğrendim. Bu kadar düzenli beslenmeyi futbol zamanında yapsaydık belki çok daha üst seviyede oynayabilirdik. Dolayısıyla futbolcu kardeşlerime hocaları bu tavsiyeyi yapıyorlardır.

Kendileri de artık çok bilinçliler, futbol topuna gerçekten yatıp kalkıp şükretmeliler. Allah’a sağlık ve sıhhat verdiği için, böyle bir mesleği yaptıkları için dua etmeleri lazım. Bu günün futbolcuları bir madenci kadar ağır çalışıyor ama bunun karşılığını alıyorlarsa ve sermayeleri vücutlarıysa buna en iyi şekilde bakmaları lazım. Bundan daha açık ve net verilecek bir mesaj yok. “

. İki çocuk babasısınız. Üçüncü bebeğiniz de yakında doğacak. Çocuklarınız spor yapıyor mu? Çocuklarınıza spora başlamadan önce sağlık kontrolü yaptırmanın önemi nedir?
“Kızımın at binmeyi çok seviyor. Oğlum da yeni yeni başladı onu önce basketbola yazdırmıştık. Cumartesi ve pazar mutlaka yüzmeye gidiyor. Futbolla uzaktan yakından alakaları yok, bakalım üçüncüsü ne olacak. Biz toprak sahaya gittik, önümüze top attılar, iki tane kale koydular. Bizim zamanımızda böyle şeyler yoktu. Ama günümüzde velilerin çocuklarına  daha düzenli ve iyi sağlık kontrolü yaptırmaları gerekir.”


İçeriği Paylaşın