Yetişkinlerin De Çocuklar Gibi Aşı Takvimi Olmalı

Yetişkinlerin De Çocuklar Gibi Aşı Takvimi Olmalı

Yetişkinlerin De Çocuklar Gibi Aşı Takvimi Olmalı

Bizi Takip Et


Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği (TİHUD) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal, 24-30 Nisan Dünya Aşı Haftası dolayısıyla çocukluk çağı ve yetişkin aşılarının önemine değindi. Aşıların sadece çocukların değil yetişkinlerin sağlığında da kurtarıcı rolü olduğunu belirten Prof. Dr. Serhat Ünal, çocuklukta yapılan bazı aşıların yetişkinlikte tekrarlanması gerektiğinin altını çizdi.

Aşılama dendiğinde tüm dünyada akla çocukluk çağı aşıları gelse de, aşıların yetişkinlerde ve özellikle yaşlılarda da gerekli olduğunu belirten Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği (TİHUD) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal, yaşam boyu aşılanma hakkında şunları söyledi: “ Hayatımıza son 10-15 yıldır giren “yaşam boyu aşı” kavramı, doğumdan itibaren tüm hayatımız boyunca altta yatan hastalığı olmayan sağlıklı bireylerin yenilenen aşı takvimleriyle takibinin yapılması anlamına gelir. Diyabetik hastalar, HIV hastaları, kronik obstrüktif akciğer hastalığı olanlar gibi altta yatan hastalığı olan bireylerde de hastalığa özel aşılama takvimleri uygulanmalıdır. Özellikle son 15 yılda yapılan çalışmalarda, ilerleyen yaşla beraber bağışıklık sisteminin gücünün azalması sonucu yaşlıların enfeksiyonlara daha açık hale geldiği ve bu yaştaki insanların da aşılanması gerektiği ortaya çıktı. Ayrıca, çocukluk çağında yaptığımız aşıların bazılarının bizleri ileri yaşlara kadar koruyamadığı görüldü. Dolayısıyla, yetişkinlerin de çocuklarda olduğu gibi birer aşı takvimi olmalı ve grip ve zatürre gibi aşıyla korunulabilecek hastalıklara karşı aşılanmalıdır.”

GRİP AŞISININ HER YIL TEKRARLANMASI GEREKİR

Prof. Dr. Serhat Ünal erişkin aşılarını şöyle anlattı: “Erişkin aşılarına örnek olarak grip ve zatürre verilebilir. 65 yaş üstü kişilerde ve altta yatan diyabet, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, kronik böbrek yetmezliği, kronik karaciğer yetmezliği, kanser, kanser tedavisi, AIDS hastalığı, şişmanlık ve gebelik gibi bağışıklık sistemini bozan ya da etkileyen durumlara sahip risk grubundaki kişilerde influenzanın görülme sıklığını ve ölümcül olma olasılığı artar. Bu sebeple, bu özelliklere sahip hastaların mutlaka yıllık influenza aşısı yapılmalı ve her yıl tekrar edilmelidir. Çünkü influenza aşısı, o yıl en çok görülmesi muhtemel virüs alt gruplarına karşı yapılır ancak virüsler mutasyona uğradığı için bu alt gruplar her yıl değişebilir. Altta yatan hastalığı olan kişilerin bu aşıyla beraber gerektiğinde hastaneye yatırılması ölümleri yüzde 75 ila 80 oranında azaltır.”

ZATÜRRE AŞILARI HEM ÇOCUKLAR HEM YETİŞKİNLER İÇİN GEREKLİDİR

Prof. Dr. Serhat Ünal zatürre aşısıyla ilgili şunları söyledi: “65 yaş ve üzeri kişiler, diyabet, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, kronik böbrek yetmezliği, kronik karaciğer yetmezliği, kanser, kanser tedavisi, AIDS hastalığı gibi altta yatan hastalıklara sahip olan kişilere ek olarak, iç kulağında işitme cihazı olan kişiler ve beyin omurilik sıvısı kaçağı olan kişilerin de zatürre aşılarını titiz bir şekilde takip etmesi gerekir. Konjuge ve polisakkarit olmak üzere iki tür zatürre aşısı vardır. Konjuge aşılar 13 tür pnömokok mikrobuna karşı geliştirilmiş ve özel proteinlerle desteklenmiş, kuvvetli aşılardır. Bakterinin 13 serotipine karşı hem antikor oluşturarak hem de bağışık hafıza oluşturarak koruyuculuk sağlar. Polisakkarit aşılar ise pnömokok bakterisinin 23 serotipine karşı antikor oluşturarak koruyuculuk sağlar. Konjuge aşı daha etkilidir, önce yapılır ve tek doz uygulanması yeterlidir ancak daha fazla bakteri serotipine karşı korunmak için konjuge aşıyı takiben polisakkarit aşı uygulanması önerilir. Bu sistemle çocuklar, risk grubundaki kişiler ve 65 yaş üzerindeki erişkinler zatürreye karşı korunmuş olur.”

AŞILAR RİSK GRUBUNDAKİ VE 65 YAŞ ÜZERİ YETİŞKİNLERE ARTIK ÜCRETSİZ

Prof. Dr. Serhat Ünal Türkiye’deki erişkin aşılama uygulamaları hakkında şunları söyledi: “Türkiye’de çocukluk çağı aşıları zaten uzun bir süredir aile hekimleri tarafından etkin bir şekilde takip ediliyordu. Grip ve polisakkarit zatürre aşılarını halkımız da bir süredir geri ödemeli olarak yaptırabiliyor.  Konjuge zatürre aşısı da son yapılan düzenlemelerle artık risk grubundaki yetişkinlere ve 65 yaş üzeri kişilere Sağlık Bakanlığı’nın ilgili merkezleri ve Aile Sağlığı Merkezlerinde ücretsiz olarak yapılabiliyor. Aile hekimleri aşı sisteminde birinci basamaktır ve onlara başvurularak aşıların zamanı, nasıl yapılacağı, nerede yapılacağı ve ücretsiz aşılar hakkında bilgi edinilebilir. Şu anda yüzde 97 ila 98 civarında olan çocuk aşılama oranlarıyla karşılaştırıldığında, erişkin aşılama oranımız oldukça düşüktür. Özellikle grip aşısı ve zatürre aşısının düşük oranlarından dolayı bu aşılamaları çeşitli duyurularla yaygın hale getirmeliyiz. Buna ek olarak 1990’lardan sonra yaygın olarak yapılmaya başlanan Hepatit B gibi aşıları olmamış insanların aşılarının tamamlanması gerekir. Ayrıca, vücutta kalan suçiçeği virüsünün sonradan canlanmasıyla ortaya çıkan zona hastalığına yakalanmamak için de, 60 yaş üstü herkesin zona aşısı olması gerekir.”

SADECE ÇOCUKLARA DEĞİL, TÜM TOPLUMA AŞI

Aşıların sadece aşılanan insanı değil, enfeksiyon riskini azaltarak etrafındaki insanları da koruduğunu belirten Prof. Dr. Serhat Ünal şunları söyledi: “Çocukluk çağında yapılan aşılar erişkin yaşta da kontrol edilmeli ve gerekirse tekrarlanmalıdır. Örneğin çocukluk çağında difteri, boğmaca ve tetanos için aşılama yapılıyor. Sonrasında difteri ve tetanos için aşılama 10 yılda bir tekrarlanıyor. Ancak son 10 yılda Amerika’nın da dahil olduğu Batı ülkelerinde yeni doğanlarda boğmaca vakalarında bir artış görüldüğü saptandı. Erişkinlerde çok etkili olmasa da yeni doğanlarda kalıcı sakatlıklara sebep olabilen bu hastalığın normal şartlarda, anneden geçen antikorlarla önlenmesi gerekir. Bu vakalarda yapılan incelemeler sonucunda annelerde yeterince antikor olmadığı ve çocukluk çağında yapılan boğmaca aşısının erişkinliğe kadar etkisini korumadığı ortaya çıktı. Buradan hareketle anneler aşılanmaya başladı. Ancak yeni doğanlardaki boğmaca vakaları devam edince çocuğun birinci derece akrabalarında antikor seviyelerinin düşük olduğu saptandı ve boğmaca virüsünün bebeğin etrafındaki herkesten geçebileceği düşünülerek boğmaca aşı takviminde bir değişikliğe gidildi. 10 yılda bir yapılan difteri-tetanos aşısının bir kereye mahsus difteri-boğmaca-tetanos olarak yapılmasıyla bu risk ortadan kaldırıldı. Benzer şekilde çocuklara yapılan 13 valanlı kongüje pnömokok aşısı erişkinlerdeki zatürre vakalarını da azalttı. Buna “toplumsal korunma” diyoruz. Bu sebeple, olaya bir bütün olarak bakarak yeni doğandan geriatik yaş grubuna kadar her yaş grubuna kendisine uygun aşıları düzenli olarak yapmalıyız.”


İçeriği Paylaşın