Yüksel Aytuğ Sekste Skordan Ziyade Nitelik Önemli
Yüksel Aytuğ Sekste Skordan Ziyade Nitelik Önemli
Bizi Takip Et
Ünlü televizyon eleştirmeni Yüksel Aytuğ’un steril bir hayat yaşamasına karşın sağlıkla ilgili evhamları yok Bunu da “Dünyaya kazık kakmaya niyetim yok” sözleriyle vurguluyor.
Sabah Gazetesi’nde haftada altı gün televizyon eleştirileri yazıyor, KanalTürk’te “Medyatik” isimli programı hazırlayıp sunuyor. Mesleği nedeniyle günde 15 saati ekran karşısında geçiren Yüksel Aytuğ’un ünlü, karizmatik ve yakışıklı bir erkek olmasına karşın bekarlığı seçmesinin önemli bir sebebi var. Kadınların çok önem verdiği özel günlerde mum ışığında baş başa yemek, hafta sonunda romantik bir tatil yerine, televizyon seyretmek zorunda olması… Aytuğ, içinde bulunduğu durumu “Ben de böylesine zorlu bir hayata ‘elin kızını’ ortak edip, hayatını karartmamak için bekarlığı seçtim” diye esprili bir şekilde anlatıyor.
“Zorunlu olarak 3,5 saat boyunca Semra Kaynana`yı izleyin de göreyim sizi! Gerçekten de günde 15 saat televizyon izlemek insanı ruhen kirletiyor” diyen Aytuğ, televizyonda çoğu kişinin seyretmeye dayanamadığı programları izlemenin yarattığı stresi nasıl atıyor? Erkeklerin el, ayak, saç bakımı, botoks yaptırması konusunda ne düşünüyor? Sağlıklı bir erkek denildiğinde nasıl birini tanımlıyor? Ekran karşısında sürekli atıştırıp kilo almamak için neler yapıyor?
Yüksel Aytuğ; sağlık, kadınlar, cinsellik ve televizyon eleştirmenliğiyle ilgili konularda www.sagliklierkek.com’un sorularını yanıtladı.
. Sağlıklı bir erkek sizce kime denir? Hangi özellikler bir erkeği sağlıklı yapar? Cinsel performansın erkeğin sağlığındaki yeri nedir?
“Sağlıklı bir erkek; fiziksel ve ruhsal açıdan kendini mutlu, huzurlu ve başarılı hisseden kişidir. Kendi işini kendi görebilen, fiziksel ve ruhsal açıdan ikinci bir kişinin yardımına ihtiyaç duymayan, haftada en az altı saatini spor yapmaya ve hobilerine ayırabilen, kilosu boyuyla orantılı, temel sağlık verileri (tansiyon, nabız, şeker, kan ve idrar değerleri vs) normal seviyede bulunan, fiziksel ve fikri açıdan üretken, esprili, yaratıcı, bulunduğu ortama neşe katan ve bir kadını hem fiziksel hem de ruhsal açıdan tatmin etmeye muktedir tüm hemcinslerimi ‘sağlıklı erkek’ kategorisinde değerlendirebilirim. Cinsel performans tabii ki önemlidir. Ama ‘hayatın ekseni’ olarak düşünülmemelidir. Ayrıca ‘skor’dan ziyade, ‘nitelik’ değerlendirmesinin önemli olduğuna inanırım.”
. Bir röportajınızda günde 15 saat televizyon izlediğinizi söylemişsiniz. Beslenme uzmanları televizyon karşısında saatler geçiren insanların abur cubur yiyeceklerle sürekli atıştırdığını, bunun da fazla kiloların en büyük nedeni olduğunu belirtiyorlar. Mesleğiniz gereği sürekli televizyon izlemek sizin iştihanızı nasıl etkiliyor? Canınız neler istiyor, her arzuladığınızı yiyor musunuz, yoksa kendinizi engellemeye mi çalışıyorsunuz?
“Ekran karşısında sürekli olarak irademle savaş halindeyim. Meyve ve meyve suyu dışında televizyon izlerken hiçbir şey yiyip, içmemeye özen gösteriyorum. Bir zamanlar kolalı içecek müptelasıydım. Kurtulmak için müthiş bir savaş verdim. Özellikle bizim gibi günün büyük bölümünü ekran karşısında geçirenler dikkatli olmalı.
ABD`de obezitenin baş mimarının televizyon olduğu biliniyor. Bu nedenle abur cubur yememeye azami oranda özen gösteriyorum. Doktor Mehmet Öz, geçenlerde bir yazısında ‘Televizyon izleyin ama koşu bandında’ demişti. Ekran karşısında geçirdiğim saatleri ‘hareketli’ kılmak adına elimden geleni yapıyorum.”
“YEMEK TARİFLERİ, KADIN SEYİRCİLERE REYTİNG OLTASI”
. Geçtiğimiz yayın döneminde yemekle ilgili programlar, yarışmalar ön plana çıktı. Yarışmacıların birbirlerinin yaptığı yemekleri sürekli eleştirdiği, hazırladığı sofraya kusur bulduğu, tartışmalı, gerilimli yemek programlarını nasıl buldunuz?
“Bunlar tamamen reyting odaklı reality show tarzı programlardır. Burada yaşananların Türk aile geleneğine ve sofra kültürüne yaraştığını söyleyemeyeceğim. ‘Komşu hatırı için çiğ tavuk yenen’ bir ülkede, bıçağın tabağa yakınlığının santimle ölçülmesini doğrusu pek ‘yapıştırma’ buluyorum.”
. Bu tür yemek programları gece yayınlanırken, neden yemek ve sohbet ağırlıklı programlar hep gündüz kuşağında kalmaya mahkum?
“Yemek programları hem gece hem de gündüz yayınlanıyor. Gündüz kuşağı ise genellikle ‘Akşam ne pişirsem?’ sorusuna yanıt arayan kadınlar tarafından izlendiği için hepsinin köşesine bir ‘yemek tarifi’ iliştiriliyor. Bunları, kadınları ekrana çeken ‘reyting oltaları’ olarak değerlendirmek gerekir.”
“HER YENİ YAŞIMI KEYİFLE YAŞIYORUM, BU DA BENİ ZİNDE TUTUYOR”.
. Yaşıtınız erkeklerin bir çoğundan daha genç duruyorsunuz. Sağlığınızı korumak için neler yapıyorsunuz? Örneğin vitamin desteği alıyor musunuz? Sporla aranız nasıl? Sizin sporu sevdiğinizi, hatta bir ara spor alanında muhabir, köşe yazarı ve yönetici olarak çalıştığınızı biliyoruz.
“Meyve-sebze ağırlıklı olarak beslenmeye çalışıyorum. Bir kaç yıl öncesine kadar düzenli spor yapıyordum. Ancak voleybol oynarken geçirdiğim küçük bir sakatlık, eskisi kadar ağır spor yapmamı engelliyor. Yine de fırsat buldukça spora vakit ayırıyorum. Sigara ve içki alışkanlığım yoktur. Bir televizyon yazarı olarak gece hayatı sürdürmem de olası değil. Bu nedenle ‘steril’ bir hayat sürdürdüğümden söz edilebilir.
Sadece çalışma tempom yükseldiğinde vitamin takviyesine ihtiyaç duyarım. Onlar da günlük kullanıma uygun ve bilinen karma vitaminlerdir. Bu aralar bitki çaylarının çok faydasını görüyorum. ‘Genç görünmek’ için ekstra bir çaba harcadığım söylenemez. Ayrıca girdiğim her yeni yaşı, eskisinden çok daha keyifle yaşadığımı söyleyebilirim. Belki de beni zinde tutan budur.”
“DÜZENLİ OLARAK CİLT BAKIMI YAPTIRIYORUM”
. Erkeklerin cilt bakımı yaptırması, botoks ile kırışıklarını yok etmesi, saç ektirmesi gibi uygulamalara nasıl bakıyorsunuz? Televizyonda da program yapan medyatik bir isim olarak botoks, cilt bakımı, manikür, pedikür yaptırıyor musunuz?
“Erkekler, kadınlara oranla çok daha stres yüklü işlerde çalıştığından ve mesailerini kadınlara oranla çok daha fazla dış etkenlere açık ortamlarda sürdürdüklerinden ciltlerine ve saçlarına daha fazla özen göstermeleri gerektiğini düşünüyorum.
Vücuda kimyasal müdahalelere ise sonuna kadar karşıyım. Son yıllarda organik ürünler kullanılmasına rağmen botoks da bana pek sıcak gelmiyor. Ama eğer erkek kendini daha iyi hissedecekse saç ektirebilir ya da küçük estetik operasyonlar geçirebilir. Ben de ekranda görünen biri olarak cildime, saçlarıma, ellerime özen gösteriyor, düzenli olarak bakım yaptırıyorum. Bunlar artık eskisi gibi ‘züppelik’ olarak değerlendirilmiyor. Kendine saygı gösteren her erkek bu periyodik bakımları mutlaka yaptırmalı diye düşünüyorum. Zira; bakım, hijyen ve estetik artık medeniyet göstergesi olarak algılanıyor.”
. Uzmanlar, 40 yaşın üstündeki erkeklere prostat muayenesi olmalarını öneriyorlar. Siz prostat muayenesi oldunuz mu?
“Hayır olmadım ama düşünüyorum. Geçenlerde tansiyonumun azıcık yüksek çıktığına şahit oldum. En kısa zamanda bir check-up yaptırmayı düşünüyorum. Bu genel kontrolün içinde prostat muayenesi de olacak tabii.”
. Sağlıkla ilgili evhamlarınız, korkularınız var mı?
“Neredeyse hiç yok. Büyük konuşmayayım ama bende ölüm korkusu pek gelişmemiş galiba. Allah`ın uygun gördüğü her an kendimi yaşama veda etmek için hazır hissediyorum. Dünyaya kazık kakmaya da niyetim yok ayrıca.”
“BELGESEL İZLEYİP TERAPİ YAPIYORUM”
. Bizler bir programı beğenmediğimizde, sinir olduğumuzda, sıkıldığımızda hemen zap yapabiliyoruz, Ya da ekran karşısından uzaklışveriyoruz hemen. Ama siz, o programı mesleğiniz gereği seyretmek zorundasınız. Bazılarının aptal kutusu diye nitelendirdiği televizyon karşısında 15 saat geçirmek ruh sağlığınızı nasıl etkiliyor?
“Davulun sesi uzaktan hoş gelir. Bizi görüp de ‘Ahh, şöyle bir işimiz olmadı. Adam geceleri pijamasını giyip, koltuğuna yayılıp, televizyon izliyor ve bunun için bir de ona para veriyorlar’ diyorlardır. Ben de diyorum ki, zorunlu olarak 3,5 saat boyunca Semra Kaynana`yı izleyin de göreyim sizi!..
Gerçekten de günde 15 saat televizyon izlemek insanı ruhen kirletiyor. Çünkü hayat görüşünüzle, zevklerinizle hiç uyuşmayan programları bile saatler boyu izlemek zorunda kalabiliyorsunuz. Çareyi günde en az bir buçuk saat belgesel izlemekte buluyorum. Madencilere, itfaiyecilere zehirlenmemeleri için yoğurt yedirirler ya, ben de zehirlenmemek için her gün bir buçuk saat belgesel izleyip, terapi yapıyorum.”
. Ruhsal danışmanlık aldınız mı hiç? Ya da psikoloğunuz var mı?
“Bir aralar televizyonun olumsuz tesirleri üzerimde tahribat yaratmasın diye ciddi ciddi profesyonel yardım almayı düşündüm ama sonradan çözümü yine kendi içimde bulup, başarılı olunca vazgeçtim. Aslında bizim gibi sadece beyinleri ile çalışan insanların düzenli olarak bu yardımı almalarında fayda var. Sanırım ben de alacağım.”
“ELİN KIZININ HAYATINI KARARTMAMAK İÇİN BEKARLIĞI SEÇTİM”
. Mesleği gereği işte, evde sürekli televizyon seyretmek zorunda kalan, bu nedenle yılbaşını, gerektiğinde özel günleri evde ekran karşısında geçirmek zorunda olan bir erkek olmak, karşı cinsle ilişkilerinizi nasıl etkiliyor? Çatışmalar yaşıyor musunuz? Evlilikle ilgili ne düşünüyorsunuz?
“Bugün bekar olmamın nedeni belki de bu olabilir. Kadınlar, sizi ilk başlarda televizyonla paylaşmaktan şikayet etmiyorlar. Bilirsiniz, yumuşak bir battaniyenin altında bir çift bedenin birbirine yaklaşarak gün boyunca aşk filmi seyretmeleri en romantik fantezilerden biridir.
Ama televizyon izlemek keyif olmaktan çıkıp da, ‘mesai’ haline dönüşünce çekilmez oluyor. Televizyon neredeyse tüm özel anlarınızı kuşatan bir tehdit haline dönüşüyor. İşinizin arasında özel yaşamınıza yer açmak için ‘ekstra’ mesai ve enerji harcamak zorunda kalıyorsunuz. Bu da ister istemez her iki tarafı da geriyor. Ben de böylesine zorlu bir hayata ‘elin kızını’ ortak edip, hayatını karartmamak için bekarlığı seçtim.”
“TOPLUMDAKİ PEK ÇOK OLUMSUZLUĞUN NEDENİ CİNSEL TATMİNSİZLİK”
. Bir röportajınızda, “Televizyon yöneticisi olsam, Müjde Ar ile Haydar Dümen`e gece 24:00 sonrası cinsellikle ilgili programlar yaptırırdım” demişsiniz. Neden Haydar Dümen? Neden Müjde Ar? Neden cinsellikle ilgili program?
“Bence Türk halkının en büyük ihtiyaçlarından biri de bilimsel cinsel rehberlik. Toplum hayatımızdaki pek çok olumsuzluğun cinsel tatminsizlik ya da bilgi eksikliğinden kaynaklandığına inanıyorum. Türkiye`de bu işi ekranda en iyi başaracak kişilerin onlar olduğunu düşünüyorum.
Zira bir konuda sonsuz bilimsel bilgiye ve tecrübeye sahip olabilirsiniz ama onu ekranda milyonlara anlatmak ayrı bir beceri hatta ayrı bir sanattır. (Bkz: Doktor Öz) Bu işi tüm ilgiyi odaklayarak yapmak için halkı tanımak, anlamak, bilinç düzeylerinden, algılama eşiklerinden haberdar olmak ve ona göre davranmak zorundasınız. Haydar Dümen ve Müjde Ar`ın bu misyon için biçilmiş kaftan olduklarını düşünüyorum.”
İçeriği Paylaşın